Türkiye’de ki bütün ırkçı katliamcı çeteleri etrafında birleştiren AKP rejimi, çöküşünü engellemek için saldırı politikasına sarılıyor.

Din adı altında politik vaazlar veren kontracı hacı hocalar, İŞİD militanları gibi çalışıyor !

MHP Irkçıları, kriminal çeteler ve Asker kafalı ulusalcılar, AKP’nin tek parti-tek şef diktasını kendi iktidarları olarak görmeye başladılar!
Türkiye’de ki bütün ırkçı katliamcı çeteleri etrafında birleştiren AKP rejimi, çöküşünü engellemek için saldırı politikasına sarılıyor. Askerci ırkçı Ulusalcı Türkçülük, yedeğindeki paramiliter MHP, CHP, BBP, Vatan Partisi ve Irkçı Türkçü Cihatçıları bir araya toplayarak Kürt halkına karşı acımasızca saldırıyor…

AKP, eski Kemalist statükoyu, rejimi vaftiz etme gayesi ile her alanda yeni Selefici kurumlarla takviye ederek, TC’yi ayakta tutma görevini devraldı…13 yıllık iktidarı boyunca Kemalist/ırkçı sistemin temel dinamikleri koruyup onu İttihatçılar gibi Osmanlı ile sentezlemeyi esas alan pan İslamist-Türkistler gömlek üzerine gömlek değiştirerek amaçlarına ulaşmaya çalışıyorlar!!

Hâkim Kemalizm-Militarizm-Milliyetçilik üçlemesinin yaratmış olduğu seçkinci ulus devlet yapısına politik islamın temsilcisi olan AKP’nin öncülüğünde, eski Osmanlı devletinde hâkim olan İslami kimlik te eklenerek tablo böylece tamamlandı!!
Milli görüş gömleğini, hem asker hemde Cihatçı gömleği ile takviye eden AKP, Askeri Kemalist rejimle sentez kurup, her türlü askeri terör ve hile ile mazlum Kürt halkının mücadelesine saldırmaya devam ediyor.
AKP yönetiminin 14 yıllık iktidarı boyunca işlediği tüm katliamların hepsine ‘gizli soruşturma’ etiketi vurularak faili meçhul denilip hasıraltı edildi.
AKP’nin IŞİD ve diğer Cihatçı örgütlere gösterdiği bu yakınlık Türkiye için yeni bir şey değil.
Türkiye tarihinde devlet tarafından himaye edilen güçlerce gerçekleştirilen ve karanlıkta bırakılan bütün siyasi cinayetlerinin ve katliamlarının TSK merkezli kontrgerilla marifeti olduğu biliniyor. Ülke içinde ve dışında altan alta desteklenen IŞİD’e AKP hükümetinin sağladığı korumayı bir “dış politika” hatasının devamı olarak görürsek yanılırız. IŞİD, AKP hükümetinin bir “gençlik hatası” değildir. IŞİD AKP iktidarının varlık koşullarını temin eden kurumsal altyapının, Türkiye kontrgerillasının içinde yuvalandığı bir ortamdır. IŞİD, Türkiye kontrgerillasının paramiliter örgütler fideliğinin “kıymetli” bir parçasıdır.
Türkiye’de devlet iktidarı kontrgerillanın elindedir. Türkiye’de devlet iktidarının ele geçirilmesi sorunu kontgerilla iktidarının ele geçirilmesi sorunudur. Kontrgerilla iktidarını elinde tutan, devlet iktidarını elinde tutar.
Mesela, basit bir Din kurumu gibi maskelenen Diyanet bakanlığı, devlet içinde bir devlet olup, gerektiğinde TSK’dan ağır silahlar sağlayabilecek bir konumdadır…
Her zamanki gibi, sürekli kirli savaşı destekleyen militarist hutbeler okuyan AKP Militarist Diyanetinin, İŞİD, Nusra gibi terör örgütleri ile aynı çizgiye gelmesine bu anlamda şaşmamak gerekir.!
Camilerde verilen ırkçı düşmanca hutbelerin ana teması olan tek vatan, tek din, tek millet, tek bayrak, tek dil vs.., TC’nin Kürtler üzerindeki zulmünü kutsamaya yönelik olup, kontrgerilla eliyle Din diye yutturulmaktadır…
Din adı altında politik vaazlar veren kontracı hacı hocalar, İŞİD militanları gibi çalışıyor. AKP devletinin ellerine tutuşturduğu resmi hutbelerle, Kürt halkına karşı kin ve husumet duygularını kışkırtan Diyanet bakanlığı 110 000 memuru ile adteta 2. bir devlettir..

AKP ve Kürtler’e karşı özel savaş!

AKP hükümeti, Ortadoğu’da iç savaş politikaları ve Cihatçılarla beraber yaptığı özel savaşla kendisini ayakta tutmaya çalışıyor.. AKP’nin “Türkmen direnişçiler” diyerek kendi savaş politikaları doğrultusunda seferber ettiği bu cihatçıların, yerini yurdunu savunan yerel halk değil, dünyanın çeşitli yerlerinden toplanan ve başta Suudiler kampı olmak üzere selefici devletlerce desteklenen paralı askerlerdir.

AKP’nin Suriye’de kendisine bağlı Selefici bir iktidar kurarak Rojava Kürt halkının kazanımlarını yok etmek istediği bir gerçektir.
Savaşa dahil olan TC, Türkmenler ile özellikle Müslüman Kardeşler üzerinden Suriye savaşını perde arkasından yönetmeye devam ediyor…
Bu temelde, Türkiye’den Suriye’ye, çok sayıda Türk özel savaşçısının girdiği ve Cihadist silahlı grupların saflarında “cihada” katıldıkları da biliniyor. Hatırlatmak gerekirse, cihatçı grupların kıyafetlerini giyerek savaşa dahil olan asker/sivil 17 500 “Türk cihatçı” var ve bu sayı Türkiye’den sürekli akan Türk-İslamcı takviyelerle artıyor…

Cihatçı Türk islam çeteleri “Türkmen” ismiyle kurulan kamuflaj örgütçüklerle, dünyaya muhalif ve ÖSO diye yutturulmaya devam ediliyor!
Suriye’de son yıllarda, AKP tarafından çoğunlukla Osmanlı padişahlarının isimlerini taşıyan birçok örgüt kuruldu. İsimleriyle Erdoğan’ın neo-Osmanlıcılık hayallerini yansıtan bu örgütler şunlardır.  Fatih Sultan Mehmet Taburu, Sultan Süleyman Tugayı, Sultan Murat Tugayı (Halep’te kuruldu), Yavuz Sultan Selim Tugayı ve Sultan Abdülhamit Tugayı. Bunların yanı sıra Anvar-ül Hak Türkmen Taburu, Ashab-ul Yemin Tugayı, Türkmendağı Tugayı, Müntasar Allah Taburu gibi örgütler de vardır. Ayrıca siyasi platformda kendilerini Suriye Demokratik Türkmen Hareketi ve Suriye Türkmen Kitlesi gibi iki kuruluşla da tanımladılar. Başlangıçta hepsi İslamcı gruplarla birlikte ÖSO’da El-Tevhid birimi çatısı altında yer aldılar. Sonra Nusra Cephesi’yle ittifak halinde operasyonlara dahil oldular.

Adları, söylem düzeyinde “Türkmen Taburlar” olarak geçen bütün bu Cihadist paralı asker çeteleşmesi yapı itibariyle “Suriye’de İslami cihat” hedefine kilitlenmiş durumdadır. Türkmen ya da “Osmanlı” isimleriyle kurulan bu örgütlerin hepsi, yabancı cihatçı akışına adres olarak gösterilerek, Türk istilası için daha fazla militanın bir araya toplanması sağlandı..

AKP’nin Türkmen kartı üzerinden oynamak istediği, İŞİD’in Sunni araplar üzerinden oynadığı taktikle örtüşüyor…
Söz konusu bölgede Nusra’nın Türkiye ile anlaşmalı olarak boşalttığı bölgeye, “Türkmen görünümlü Türk askerleri” yerleştirilip, Kürtler’e saldırı hedeflenmektedir..

Sultan Murad Tugayı ismiyle, Suriye’de Rojava’ya batıdan saldırma görevi alan 4 000 TC Özel harekat askeri, 45 tankla takviye edildi. TC, “Osmanlı” isimleriyle kurulan örgütlerin yanı sıra, Suriye kentlerinin isimlerini alan, AL- Kaida bağlantılı çok sayıda “Türkmen Tugayı” kurmuş durumdadır. Halep Türkmen Tugayı, Rakka Türkmen Tugayı , İdlip, Şam, Tartus Türkmen Tugayları gibi…Bu tugayların içinde yaklaiık 110 devletten cihatçı yer alıyor.

1980 darbesinden sonra Türk Ordusu tarafından yeniden devreye sokulan İslam/ Türk Sentezi politikasının ürünü olan AKP Türk ırkçısı ulusalcı militarzminin de başını çekiyor.
Sadece İslamizm değil,ulusalcıların Pan-Türkist Militarizm politikasını da kullanan AKP, bugün Suriye ve Irak iç savaşına, başta Kürt’lerin kazanımlarını yok etmek için aktif olarak katılmıştır. Kürtlerin Ortadoğuda ki başarılarını yok etmek isteyen TC, sadece Kürtler için değil, tüm komşuları açısından da bir istikrarsızlık ve tehdit unsuru olarak görülmektedir. Bugün Kürt halkı, TC’yi ele geçiren AKP tarafından beslenen Cihadizm ve ırkçılık politikaları nedeniyle soykırım tehdidi altındadır.

AKP PAN İSLAMİST / PAN TÜRKİST BİR PARTİDİR.

Gladio’yu yöneten Türk ordusu, daha önce Kontrgerilla-Jitem ve köy koruyucuları denilen kriminel elemanlarını kullanarak 26 000 civarında faili belli cinayet işledi. Bu politik askeri strateji, şimdiler de artık, Osmanlıcılık ve İslamı öne alarak ümmet temelinde Kürtlerin aladatılmasını savunan AKP eliyle devam ettiriliyor…

Gelinen durumda eski Kemalist askeri strateji revize edilerek İslam boyası ile yeniden öne sürülmüş durumdadır. 80 yıla yakın bir dönemde Askeri kliklerce direkt vesayet temelinde ayakta tutulan TC’nin devamlılığı, Osmanlı ümmetçisi AKP rejiminin yeşil sermaye güdümlü Türk ırkçılarının bu yeni çeteleşmesine havale edildi…
AKP rejimi, TC’nin resmi kontralarını, özel harekat denilen çetelerini birleştirerek kendi Gladio’sunu oluşturdu.

Osmanlı ümmetçiliğini Militarist Kemalizmle sentezleyen AKP rejimi, gelinen noktada katliamlar yoluyla Kürt halkını sindirme kararı aldı…
AKP çete rejimi, TSK-kontrgerilla bağlantılı tetikçi İŞİD, NUSRA benzeri örgütleri, yeni rejimi koruma temelinde daha kapsamlı bir Türk-İslami kontra örgütlenmesi olarak inşa edip Kürt halkına karşı kullanmayı hedefliyor.

Sevgi ve Saygılarla

Entegrasyon Komitesi İsviçre- Vevey
———————————————————————-
Esin Duran,
Selda Suner,
N. Gök,
Irem haloglu
Ferdi koçkar
Yeliz seren
Vedat Konak
S. Aktaş
Pelin Moda,
Bedri Engin,
Hasan Sirtan
M. Eskici
Nazmi Dogan,
Sevda Suner
R. Adalı
Sezer Aşkın,
H. Datvan,
Salih Demir,
FERDİ KADER
Erhan Vural
Necmi Derinsu
Ahmet Kaymaz
Aslan IŞIK
Nizamettin Duran
A. Demir
hasan kayısoğlu
Melahat Baykara,
ismail çekmez.
Aydin Nizam
Uğur Demir
Ismail B. Cenk,
Tekin Balkic
Selma Altuntaş,
Murat Koç
Filiz Serin,
Nedim Serin,
Vedat Koçak,
Salih Birdal,
Erdal Cömert
Ismail Bulak
Ahmet Meriç
Mustafa Gur,
Hasan Zafer
Bahar Ünsal
Osman B.
Ayse bahar
Metin Maslak
H. Maslak
Dilek Solak
zeynep içkaya
Sevda maslak
Sercan Gezmiş
Aynur Balkaya
İpek Doğan
Nazım Doğan
Murat Doğan
esin erkan
Beyhan erdem
n. erdem
İsmail Deniz
Ayten BARAK
Ugur Birdal
Ahmet Tan
İsmet Yelkenci
Yıldırım Kongar
Selma Kongar
Birol Aytekin
Hatice Gül
Ibrahim Erkin
Kemal erdem
Rıza Akdemir
Mehmet Coskun
Hüseyin demir
fethi killi
Yeliz Ender
Mustafa Ender
Ugur Basak
Kemal Dektaş
Ayten Ilkdal
Nuri Aktanır
Metin Koc
Sevgi Ender
Burhan Kulakçı
Oğuz Duran
Burcu Kanter
Aysel kanter
Erol kanter
Layla SOLGUN
M. Oktay
Kemal Aktas
Yelda tekinoglu
Orkun Keskin
T. Vural
Oğuz şen
Nur Şen
Ismail çaykara
Burhan Orkal
D. Kahan
Seher Yıldız
Esra akkaya
Mehmet Uzan
Yeliz IŞIK
Murat Bakır
O. Dem
Salih Aktaş
Seyhan İlknur
Osman Çekiç
esma yıldız
Murat Çetindal
Ali OkyarMusa Tekin
Aslı Birdal
Nazmi Doğan
İnci Gür
L. Okar
Mustafa Karkaya
Omer Aytac
Mürsel Bozkır
Zeynep Şengül
Gülcan Iğsız
Murat Nidar
şemsi Kaya
Ayten Ekşi,
Eda leman
nermin ışıl
D. Polat
Kadir Erdem
Serdar OKTAY
Mehmet Özdemir
Mustafa Erkan
Nuri AKTAS
Emine AKTAS
O. Kadir Ergun
Metin Kurca
Sedat Isiklar
Filiz Bag
Kadir Baskale
Sevim Varlik
Hasan Mesut Akkaya
Necmi Guler
Erhan Isguz
Meral Okur
Bilge Okyaz.
Kemal Koç
L. Mirakoğlu
Oktay Kızılcık
Mehmet Yavuzgil
Erdal Polat
Hüsnü oktay
k. Sankay
Ahmet tekin.
Semra Kaya
Mustafa Çiçek
Kayhan Göçkaya
Erdal Solgun
Mehmet Solgun
Esra Solgun
N. Altik
Oguz Karakış
Leyla Mert
Işık mert
D. Öksüz
Erdem Yılmaz
Ayse Eltan
S. Guner
M. Deniz Ok
Mehmet İnce
Huseyin Cinar
Meltem Cinar
Berk Cinar
L. Demirkaya
Huseyin Çilek
Ayten Irmak
D. Okdere
Ali Uskan
İrem Haloğlu
Berdan Temiz.
H. Baskale
Murat Gülay
Esra Gülay
Mustafa Akyol
A. jale Kol
M. Kol
Tamer Oktay
Aslan Burukoglu
I. Demir
Nurettin Akdal
Uzan Kara
ismail Igdır
Ali Serin, Gül Akın, esra Serin, Mehmet Y. Yıldıran.
Nuri Şen
Hasan.Y. Balci
Mehmet Yucel
İsmet C. Koray
Salih Söğütlü. H. Ali Erkan
Nuri Akçay, Gül Akçay, Esra Akçay
Ali Dem. Sarahoğlu
Ayten Karaman, Mehmet Azal
L. Uzan, Harun Tabaklı
Ertekin Sancak, mehmet değerli.
Kemal Güler, Zeynep Güler
B. Urak.
ADNAN Yörükoğlu
Ismail Duygu, Erdem Duygu, Aydın Üzel. S. Ali Kandarlı
Hasan Incedemir.
N. kayıkçı.
Bayram Akçak
İsmail Dilpek.
Kemal Uzunyayla, Mehmet Gölek, Necip Kaplan
Zeynep Olgun, Mustafa Gülay, Nuri gülay, Arzu Gülay
Mehmet Gülçiçek. Seher Gülçiçek.Mustafa E. Sırat.
Oktay Baykuş. Ezra Seren. Nuray Karaçay.Ali karaçay. Murat Karabel. Nedim Arslan. Haydar Erkin. Şenay Temel, Adnan Temel. M. Adil Oktan. Durmuş Aslan. Kemal Sade. Nurten sade. D. Elagör. Mustafa Elagör. Senay Elagör

AKP BARBARLIĞI VE AYDINLANMA ÇAĞININ SONU!

Tek şef statüsündeki Tayyip Erdoğan liderliğindeki AKP’nin önündeki engelleri yıkıp, yerine İslam dinine dayanan ve tüm gücün bir tek adamın yani Erdoğan’ın elinde toplandığı bir otokrasi kurma süreci son noktalarına yaklaşıyor…!
Erdoğan ve AKP, bütün bu icraatlarla, Irak,Suriye,Afganistan ve Libya’daki Cihatçı paralı askerlere silah, para ve lojistik destek vererek, küresel çapta terörü destekleyen bir konuma düşmüştür.

Türkiye ve diğer Sunni islamcı devletlerin Cihadist katliam örgütlerini desteklediği artık saklanamıyor. Bu arada Erdoğan’ın El Nusra merkezli Fethi Ordusu’nun alan kaybetmesini esasen Türkiye’nin kaybetmesi olarak gördüğü dünyanın büyük bir kısmının gözünden kaçmayan bir realite haline geldi. Bunun ışığında son günlerde yaşanan gelişmelere bağlı olarak AKP ile cihatçı teröristler arasında ki bağlar iyice su üstüne çıktı.
Suriye’deki iç savaşı kışkırtmak ve daha büyük kitle katliamlarına yol açmak için terörizmi kullanan AKP iktidarının El Kaide kökenli radikal dinci örgütlerin en büyük destekçisi olduğu, TIR soruşturmaları sırasında zaten belgelenmişti.
Suriye’de devam eden korkunç kıyım ve yıkımı iyice kızıştıran TC, İŞİD ve NUSRA’nın büyük paydaşı oldu.
Suriye sınırı, siyasi bir kararla sonuna kadar boşuna açılmadı. On binlerce soyguncu ve suçlunun,  İŞİD ve El Kaidecilerin geçişi Erdoğan’ın emri ile MİT tarafından koordine edildi… İŞİD ve El Kaideciler dahil her türlü terör örgütüne bağlı eylemcilerin ellerini kollarını sallayarak Türkiye’ye den gelip katliamlar yapması için gerekli askeri lojistik desteği yine TC verdi..!

TC, Uluslararası hukuk ve antlaşmaları çiğneyerek bütün bu başı bozuk çeteleri kendi sınırından, devlet kontrolünde Suriye’ye sokup sivil halkı katlettirmekle insanlık suçu işlemeye devam ediyor…

El Kaide’nin arkasında, AKP’nin de sponsoru olan petrol zengini prensler var. El Kaide, tüm zamanların en güçlü örgütlerinden bir tanesidir. İslam’ın dünyayı ele geçirme doktrini üzerine kurulmuştur!! Örgütü kuranlar, büyük bir bölümü Arap- Müslüman milliyetçisidir. Bu örgüt netice itibariyle, Mülüman Kardeşler, AKP, Katar ve Suudlar’ın bölge stratejisine hizmet ediyor.
İslamın dominant Vahabi ve Selefi ideoloji üzerinden, evrensel yayılma ve hakimiyeti amaçlayan bu doktirin, Türkiye’nin de tekrar Osmanlı’yı diriltmesini ve Mısır’da Müslüman Kardeşlerin diktatörlüğünün bölgeyi domine etmesini hedefliyor!

AKP, İslamın temel hedefini gizlemek içim maskaralık yapıyor! El Kaide kökenli olan bu Cihatçı örgütlerden masum bir çeşit “muhalif” diye dünyaya yuturulması, AKP ve müteffiklerinin gerçek yüzünü gizleyemez..!
Kaldı ki muhalif demekle neyi kast ediyorlar? Dünyanın her yerinden toplattırılıp getirilen bütün bu kelle avcıları neyin muhalefetidir? Bu terör gurupları kime muhalefet ediyorlar?
Diğer yandan açıkça görülüyor ki, bütün saldırıların merkezindeki yönetici güc El Kaide’dir.
Türkiye-Suriye sınırı açıkça cihatçı örgütlerin hakimiyeti altında. Ancak AKP rejiminin iddiasına bakılırsa sadece “ılımlı” gruplara destek söz konusu.

AKP’nin desteklediği bu paralı askerler, ölümden kaçan çocukları, kadınları, yaşlıları köyün mezralarını gören tepelerden, tekbir sesleri eşliğinde uzun menzilli silahlarla tarıyorlar ve TC’den aldıkları füzeleri kullanarak öldürmeye sevdalı halleriyle, katliamlarını gerçekleştiriyorlar. Üst üst istiflenmiş çocuk ve kadın cesetlerini, Sunni değilse katli vaciptir” denilerek, “Tekbir” sesleriyle çiğneniyorlar. İnsanlıktan firar etmiş yaratıkların Ortadoğu’yu kan gölüne çeviriyorlar.
El Kaide’nin Suriye’deki kolu olarak bilinen El Nusra cephesi içindeki Fetih Ordusu isimli cihatçı çeteleri ılımlı muhalif veya Türkmen diye destekleyen TC iktidarı bütün bu katliamlardan bizzat sorumludur.
Biat ettiğini açıkladığı El Kaide’nin Suriye’deki resmi kolu olan Nusra Cephesi, Özgür Suriye Ordusu’na katılmayacak ölçüde radikal olan ve ÖSO’dan ayrılan cihatçılarla birlikte İslami Cephe adlı bir ittifak kuran El Kaide bağlantılı Ahrar Şam, Ensar Şam, Şam İslam Hareketi, Suudilerin kontrolündeki İslam Tugayı, IŞİD’e biat ettiği bilinen Sukur El İz Tugayı ve benzer çizgideki cihatçı birçok silahlı grup ile birlikte Bayır Bucak Türkmenlerinin kurduğu ve cihatçılarla beraber hareket eden çeşitli isimler altındaki birlikler toplu katliamların yapıldığı bütün saldırılarına katılmaya devam ediyor.

Arap ultra milliyetçisi İŞİD, Kürtler’e karşı başarılı olamayınca, Türkmen kılığına soktukları El Kaideci çeteleri öne süren TC yöneticileri, Suriye ve Irak halklarına kan kusturan binlerce Cihatçı çete mensubunu komşu halkların sınırlarını ihlal ederek savaş alanına sokmaya devam ediyorlar…! Sınır ihlali bundan başka bir şey değildir!
Sınır İhlali, Dünyanın 100 den fazla ülkesinden toplatılıp getirilen çeşitli Cihatçı Örgüt mensubunun, Türkiye’de örgütlendirilip silahlandırılarak, bütün uluslar arası antlaşmaları ihlal ederek, suriye ve Irak’a alenen sokulmasıdır.
Uluslar arası hukuk kurallarını çiğneyen Türkiye kendisini maskelemek için ‘Türkmen’ yalanına sarıldı! Çoğu Çeçen, Afgan ve Arap olan on binlerce Cihatçı çete artık resmi Türk ordusunca yönetilerek Suriye halklarına saldırtılıyor…
Uluslar arası anlaşma ve yasaları ayaklar altına alan bu saldırı, Ankara’daki İslamcı iktidarın zıvanadan çıktığına işaret ediyor. Başta Tayyip Erdoğan olmak üzere yolsuzluk, hırsızlık ve rüşvet batağına saplanan AKP şefleri, saldırıyı sevinçle karşıladılar. Paçalarını kurtarabilmek için cihatçı teröristlerle aynı safta savaşa katılacak noktaya gelen dinci-gerici şefler, uçak düşüren TSK’yi kutlayarak, savaş çığırtkanlığına devam ettiler.

Fakat şimdi gelinen noktada bu paralı askerlerin sonu geliyor! Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar’ın paralı askerleri olan Cihatçı Arap ve Türk Milliyetçileri, Kürt Gerilla mücadelesi karşısında zorlanıyor..!
Suriye’den başlayarak bölgeyi ortaçağ karanlığında boğmak için 4 yıldan fazladır savaşan cihatçı teröristlere destek sunan Türk devleti, onlar başaramayınca kendisi fiilen çatışmalara katıldı…
Paralı askerlerin gerilla mücadelesine dayanamayacağı, Kürt halkının Kobane, Sincar, Haseki ve Tel Abyad’ta verdiği kahramanca mücadele ile ispatlanmıştır! İşte şimdi, ayda 1800 Dolar maaşla Suriye’ye sokulan 27 çeşit Cihatçı örgüte mensup kelle avcısı katil sürüleri zoru görünce geri kaçmaya başladılar…!
Nusra ve diğer çeteler, ılımlı Muhalefet yalanından sonra bu kez Türkmen kılığına girerek, TC’nin desteğini alarak kafa kesmeye devam ediyorlar.. TC sınırına doğru geri kaçan bu cihatçılar ‘Türkmen savaşçılar’ diye Türkiye kamuoyunun gözünde meşrulaştırılmaya çalışılsa da hepsi çeşitli El Kaide fraksiyonlarından oluşuyor…

İçerden sarsılmaya başlayan feodal Osmanlı kalıntısı AKP iktidarı, kendi koyduğu yasalarını da ayaklar altına alarak, korkunun yarattığı histeriyle etrafa saldırıyor.

AKP VE AYDINLANMA ÇAĞININ SONU!

Musollini ve Hitler’in teklik-mutlaklık-yücelik sloganlarına sarılan AKP rejimi ve onun tek şefi, aydınlanma ve bilim adına ne varsa hepsini teker teker yok etmeye devam ediyor!
İslam gibi fanatik yayılmacı ve baskıyı evrenselleştiren dinlerle desteklenen Osmanlıcı feodal yapının dogmatizmini her yere hakim kılmaya hız veren AKP, Aydınlanma Hareketini kökten ortadan kaldırmaya kararlı görünüyor… Dinin meşruiyet aracı olarak kullanılması, demokratik muhalefete tahammülsüzlük, yürütmenin merkezileştirilmesi, güçlerin tek adamın elinde toplanması (vs.) sadece monarşist rejimlerde görülmüyor. Tamamen farklı çağların ürünü olmalarına rağmen başka bir bağlamda İslamist diktatörlüklerde de tecessüm edebiliyor. Dinselleştirme yoluyla diktatörlüğün yeni bir renge boyanması, İslamcı yayılmanın yerli yerinde durduğunun en bariz kanıtıdır. AKP iktidarı dinle, din feodalizmle özdeşleştirilmekte ve üstyapı alanı üzerinden Osmanlı’ya bir geri dönüş kapısı görüp, dünyada ki diğer İslamcı feodal devletlerin desteğine başvurmaktadır. 12 Eylül 1980’den, özellikle de AKP iktidarından beri hızlanan dinselleşme-Osmanlılaşma adımlarıyla yapılan bunun alt yapısını kurmak oldu!

Bugünkü AKP iktidarı, Osmanlı’dan gelen feodal kalıntıları yeniden diriltirken, aynı zamanda İslam’ın bilinen yağma talancı siyasal akımlarının sınır ötesi kollarını da örgütleyip yönetmede öncülüğünü koruyor…
Cihatçı Akıncı İslamistlerin hükmettiği Türkiye’nin AKP iktidarıyla birlikte yeniden Osmanlı saltanatına doğru geri götürüldüğü artık inkar edilemez bir gerçek! Türkiye, böylece İslamcı gericilikle hesaplaşmasını 220 yıldır hala tamamlayamadan içinde debelendiği uçuruma geri dönmiş oldu!

Sevgi ve Saygılarla

Entegrasyon Komitesi İsviçre- Vevey
———————————————————————-
Esin Duran,
Selda Suner,
N. Gök,
Irem haloglu
Ferdi koçkar
Yeliz seren
Vedat Konak
S. Aktaş
Pelin Moda,
Bedri Engin,
Hasan Sirtan
M. Eskici
Nazmi Dogan,
Sevda Suner
R. Adalı
Sezer Aşkın,
H. Datvan,
Salih Demir,
FERDİ KADER
Erhan Vural
Necmi Derinsu
Ahmet Kaymaz
Aslan IŞIK
Nizamettin Duran
A. Demir
hasan kayısoğlu
Melahat Baykara,
ismail çekmez.
Aydin Nizam
Uğur Demir
Ismail B. Cenk,
Tekin Balkic
Selma Altuntaş,
Murat Koç
Filiz Serin,
Nedim Serin,
Vedat Koçak,
Salih Birdal,
Erdal Cömert
Ismail Bulak
Ahmet Meriç
Mustafa Gur,
Hasan Zafer
Bahar Ünsal
Osman B.
Ayse bahar
Metin Maslak
H. Maslak
Dilek Solak
zeynep içkaya
Sevda maslak
Sercan Gezmiş
Aynur Balkaya
İpek Doğan
Nazım Doğan
Murat Doğan
esin erkan
Beyhan erdem
n. erdem
İsmail Deniz
Ayten BARAK
Ugur Birdal
Ahmet Tan
İsmet Yelkenci
Yıldırım Kongar
Selma Kongar
Birol Aytekin
Hatice Gül
Ibrahim Erkin
Kemal erdem
Rıza Akdemir
Mehmet Coskun
Hüseyin demir
fethi killi
Yeliz Ender
Mustafa Ender
Ugur Basak
Kemal Dektaş
Ayten Ilkdal
Nuri Aktanır
Metin Koc
Sevgi Ender
Burhan Kulakçı
Oğuz Duran
Burcu Kanter
Aysel kanter
Erol kanter
Layla SOLGUN
M. Oktay
Kemal Aktas
Yelda tekinoglu
Orkun Keskin
T. Vural
Oğuz şen
Nur Şen
Ismail çaykara
Burhan Orkal
D. Kahan
Seher Yıldız
Esra akkaya
Mehmet Uzan
Yeliz IŞIK
Murat Bakır
O. Dem
Salih Aktaş
Seyhan İlknur
Osman Çekiç
esma yıldız
Murat Çetindal
Ali OkyarMusa Tekin
Aslı Birdal
Nazmi Doğan
İnci Gür
L. Okar
Mustafa Karkaya
Omer Aytac
Mürsel Bozkır
Zeynep Şengül
Gülcan Iğsız
Murat Nidar
şemsi Kaya
Ayten Ekşi,
Eda leman
nermin ışıl
D. Polat
Kadir Erdem
Serdar OKTAY
Mehmet Özdemir
Mustafa Erkan
Nuri AKTAS
Emine AKTAS
O. Kadir Ergun
Metin Kurca
Sedat Isiklar
Filiz Bag
Kadir Baskale
Sevim Varlik
Hasan Mesut Akkaya
Necmi Guler
Erhan Isguz
Meral Okur
Bilge Okyaz.
Kemal Koç
L. Mirakoğlu
Oktay Kızılcık
Mehmet Yavuzgil
Erdal Polat
Hüsnü oktay
k. Sankay
Ahmet tekin.
Semra Kaya
Mustafa Çiçek
Kayhan Göçkaya
Erdal Solgun
Mehmet Solgun
Esra Solgun
N. Altik
Oguz Karakış
Leyla Mert
Işık mert
D. Öksüz
Erdem Yılmaz
Ayse Eltan
S. Guner
M. Deniz Ok
Mehmet İnce
Huseyin Cinar
Meltem Cinar
Berk Cinar
L. Demirkaya
Huseyin Çilek
Ayten Irmak
D. Okdere
Ali Uskan
İrem Haloğlu
Berdan Temiz.
H. Baskale
Murat Gülay
Esra Gülay
Mustafa Akyol
A. jale Kol
M. Kol
Tamer Oktay
Aslan Burukoglu
I. Demir
Nurettin Akdal
Uzan Kara
ismail Igdır
Ali Serin, Gül Akın, esra Serin, Mehmet Y. Yıldıran.
Nuri Şen
Hasan.Y. Balci
Mehmet Yucel
İsmet C. Koray
Salih Söğütlü. H. Ali Erkan
Nuri Akçay, Gül Akçay, Esra Akçay
Ali Dem. Sarahoğlu
Ayten Karaman, Mehmet Azal
L. Uzan, Harun Tabaklı
Ertekin Sancak, mehmet değerli.
Kemal Güler, Zeynep Güler
B. Urak.
ADNAN Yörükoğlu
Ismail Duygu, Erdem Duygu, Aydın Üzel. S. Ali Kandarlı
Hasan Incedemir.
N. kayıkçı.
Bayram Akçak
İsmail Dilpek.
Kemal Uzunyayla, Mehmet Gölek, Necip Kaplan
Zeynep Olgun, Mustafa Gülay, Nuri gülay, Arzu Gülay
Mehmet Gülçiçek. Seher Gülçiçek.Mustafa E. Sırat.
Oktay Baykuş. Ezra Seren. Nuray Karaçay.Ali karaçay. Murat Karabel. Nedim Arslan. Haydar Erkin. Şenay Temel, Adnan Temel. M. Adil Oktan. Durmuş Aslan. Kemal Sade. Nurten sade. D. Elagör. Mustafa Elagör. Senay Elagör

Nusra ve Fetih cephesi AKP’yi kurtaramaz!

Türkiye ve diğer Sunni islamcı devletlerin destek verdiği ve hepsi de El Kaide kökenli olan Cihatçı örgütlerden masum bir çeşit “muhalif” diye bahsedilmesi AKP rejimini kurtaramaz!
Muhalif demekle neyi kast ediyorlar. Dünyanın her yerinden toplattırılıp getirilen bütün bu kelle avcıları neyin muhalefetidir? Kime muhalefet ediyorlar?
Diğer yandan açıkça görülüyor ki, bütün saldırıların merkezindeki yönetici güc El Kaide’dir.
Türkiye-Suriye sınırı açıkça cihatçı örgütlerin hakimiyeti altında. Ancak AKP rejiminin iddiasına bakılırsa sadece “ılımlı” gruplara destek söz konusu.
AKP’nin desteklediği bu paralı askerler, ölümden kaçan çocukları, kadınları, yaşlıları köyün mezralarını gören tepelerden, tekbir sesleri eşliğinde uzun menzilli silahlarla tarıyorlar ve TC’den aldıkları füzeleri kullanarak öldürmeye sevdalı halleriyle, katliamlarını gerçekleştiriyorlar. Üst üst istiflenmiş çocuk ve kadın cesetlerini, Sunni değilse katli vaciptir” denilerek, “Tekbir” sesleriyle çiğneniyorlar. İnsanlıktan firar etmiş yaratıkların Ortadoğu’yu kan gölüne çeviriyorlar.
El Kaide’nin Suriye’deki kolu olarak bilinen El Nusra cephesi içindeki Fetih Ordusu isimli cihatçı çeteleri ılımlı muhalif veya Türkmen diye destekleyen TC iktidarı bütün bu katliamlardan bizzat sorumludur.
Biat ettiğini açıkladığı El Kaide’nin Suriye’deki resmi kolu olan Nusra Cephesi, Özgür Suriye Ordusu’na katılmayacak ölçüde radikal olan ve ÖSO’dan ayrılan cihatçılarla birlikte İslami Cephe adlı bir ittifak kuran El Kaide bağlantılı Ahrar Şam, Ensar Şam, Şam İslam Hareketi, Suudilerin kontrolündeki İslam Tugayı, IŞİD’e biat ettiği bilinen Sukur El İz Tugayı ve benzer çizgideki cihatçı birçok silahlı grup ile birlikte Bayır Bucak Türkmenlerinin kurduğu ve cihatçılarla beraber hareket eden çeşitli isimler altındaki birlikler toplu katliamların yapıldığı bütün saldırılarına katılmaya devam ediyor.

Arap ultra milliyetçisi İŞİD, Kürtler’e karşı başarılı olamayınca, Türkmen kılığına soktukları El Kaideci çeteleri öne süren TC yöneticileri, Suriye ve Irak halklarına kan kusturan binlerce Cihatçı çete mensubunu komşu halkların sınırlarını ihlal ederek savaş alanına sokmaya devam ediyorlar…! Sınır ihlali bundan başka bir şey değildir!
Sınır İhlali, Dünyanın 100 den fazla ülkesinden toplatılıp getirilen çeşitli Cihatçı Örgüt mensubunun, Türkiye’de örgütlendirilip silahlandırılarak, bütün uluslar arası antlaşmaları ihlal ederek, suriye ve Irak’a alenen sokulmasıdır.
Uluslar arası hukuk kurallarını çiğneyen Türkiye kendisini maskelemek için ‘Türkmen’ yalanına sarıldı! Çoğu Çeçen, Afgan ve Arap olan on binlerce Cihatçı çete artık resmi Türk ordusunca yönetilerek Suriye halklarına saldırtılıyor…
Uluslar arası anlaşma ve yasaları ayaklar altına alan bu saldırı, Ankara’daki İslamcı iktidarın zıvanadan çıktığına işaret ediyor. Başta Tayyip Erdoğan olmak üzere yolsuzluk, hırsızlık ve rüşvet batağına saplanan AKP şefleri, saldırıyı sevinçle karşıladılar. Paçalarını kurtarabilmek için cihatçı teröristlerle aynı safta savaşa katılacak noktaya gelen dinci-gerici şefler, uçak düşüren TSK’yi kutlayarak, savaş çığırtkanlığına devam ettiler.

Fakat şimdi gelinen noktada bu paralı askerlerin sonu geliyor! Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar’ın paralı askerleri olan Cihatçı Arap ve Türk Milliyetçileri, Kürt Gerilla mücadelesi karşısında zorlanıyor..!
Suriye’den başlayarak bölgeyi ortaçağ karanlığında boğmak için 4 yıldan fazladır savaşan cihatçı teröristlere destek sunan Türk devleti, onlar başaramayınca kendisi fiilen çatışmalara katıldı…
Paralı askerlerin gerilla mücadelesine dayanamayacağı, Kürt halkının Kobane, Sincar, Haseki ve Tel Abyad’ta verdiği kahramanca mücadele ile ispatlanmıştır! İşte şimdi, ayda 1800 Dolar maaşla Suriye’ye sokulan 27 çeşit Cihatçı örgüte mensup kelle avcısı katil sürüleri zoru görünce geri kaçmaya başladılar…!
Nusra ve diğer çeteler, ılımlı Muhalefet yalanından sonra bu kez Türkmen kılığına girerek, TC’nin desteğini alarak kafa kesmeye devam ediyorlar.. TC sınırına doğru geri kaçan bu cihatçılar ‘Türkmen savaşçılar’ diye Türkiye kamuoyunun gözünde meşrulaştırılmaya çalışılsa da hepsi çeşitli El Kaide fraksiyonlarından oluşuyor…
İçerden sarsılmaya başlayan feodal Osmanlı kalıntısı AKP iktidarı, kendi koyduğu yasalarını da ayaklar altına alarak, korkunun yarattığı histeriyle etrafa saldırıyorlar.
Son günlerde yaşanan gelişmeler, AKP ile cihatçı teröristler arasında bağları iyice su üstüne çıkardı..

TSK – MİT gladyatörü, Saray rejiminin yeni milisi…

İktidar hırsı ve katliamlar…

7 Haziran’dan beri AKP’ye oy patlaması için yapılan katliamları muhaliflerin sırtına yükleyerek örtmeye çalışan AKP amacına tam olarak ulaşamadı.
Oy patlaması için canlı bombalar patlattıran AKP,Ankara patlamasının ardından %43 lerin üstüne çıkmasına rağmen planlamada düşünülen senaryoların yetersizliği nedeniyle, tekrardan %38 lere indi.. Erdoğan’ın verdiği emre göre, katliamlar, Kürt ve solcu kılığına girmiş MİT elemanları aracılığı ile, Sol ve Kürt örgütlere yüklenecek ve MİT-Gladio kadroları bunu, örgütlerin içinden üsteleneceklerdi ve böylece muhalefet köşeye sıkıştırılıp, AKP için oy patlaması gerçekleştirilecekti..Fakat son Ankara katliamı, PKK adına üstlenilmedi :MİT- Kontra elemanları, Suruç katliamından sonra, susturucu ile öldürülen ve siyah arabalarla önü kesilen polis ve subaylara yapılan suikastların üstlenilmesinde büyük zorlukla karşılaştıkları için, Ankara katliamında, yakayı ele vermemek için bu riski tekrardan göze alamadılar…
Bu katliamlar, cezaevlerinden çıkarılan ve yeniden yapılandırılarak Saray hizmetine sokulan Kırmızı-Yeşil Gladio’nun açık katliamlarıdır… TSK’nin, Erdoğan’a açık çek vermesi ve Erdoğan’ın da bu katliamlar öncesi örtülü ödenekleri 4 katına çıkarması buna tekabül eder…

29 Ekim günü, sözde Cumhuriyet bayramı kutlamalarının Erdoğan ve Hulusi Akar tarafından Osmanlı arması ile afişe edilmesi, gladyatörün, Sarayın yeni milisi haline geldiğini ispatlıyor..
Diğer yandan Bombayı kimin koyduğu değil, bu tür politik katliamların siyasal sorumlularının genel olarak oradaki iktidarlar oluşudur.. Ankara katliamı muhalefeti hedef almıştır ve tek bir polisin bile burnu kanamamıştır..
AKP yanlısı kitlenin yanında,diğer cani yığınların bu katliam karşısındaki tavrı çok önemli. Bombalar Muhalafete karşı patlatılıyor, ölenlerler AKP karşıtları, ama oyunu artıran AKP oluyor!

AKP ve özel savaş!

Gladio’yu yöneten Türk ordusu, daha önce Kontrgerilla-JİTEM-Köy koruyucuları ve Hizbullah elemanlarını kullanarak 24 000 faili belli cinayet işledi. Bu politik askeri strateji tutmayınca, şimdi İslamı öne alarak ümmet temelinde Kürtleri kandırmayı ana hedef seçtiler…
Kısacası kemalist askeri strateji yerini, Osmanlı ümmetçisi AKP rejimi denilen yeşil sermaye güdümlü Türk milliyetçilerine bırakmak zorunda bıraktı. Bu durumu bir fırsat olarak değerlendiren AKP hükümeti ise kendi Gladio’sunu oluşturdu.

Osmanlı ümmetçisi AKP rejimi denilen yeşil sermaye güdümlü Türk milliyetçiliği, gelinen noktada kendi Gladio’sunu kurarak katliamlara başladı…TSK-kontrgerilla bağlantılı tetikçi İŞİD ve NUSRA örgütlerini de yeni rejimi koruma temelinde daha kapsamlı bir İslami kontra örgütlenmesi olarak yarattılar.
TC’nin Kürtlere yönelik gerçekleştirmek istediği fiziksel soykırımın başarılı olamaması sonucu Yeşil Türk (Yeşil Gladio) rejiminin Osmanlı versiyonu olan Ümmetçilik devreye sokularak ‘ılımlı İslam’ politikasıyla kültürel soykırım gerçekleştirilmek istendi ama bu strateji de şimdi çöktü. Kürtler’e karşı yapılan katliamlardan sonra, AKP, Kürdistan’da tabela partisi haline geldi.

Türkiye bir çete devleti olarak kalmaya devam ediyor!

Suruç ve Diyarbakır’da olduğu gibi Ankara katliamında da Türk emniyet güçlerinin bombaların patladığı yerden zamanında çekilmiş olması,  kaçış yollarını ise bilerek kapatıp kaçanlara gaz ve su sıkıp panik ile birbirini ezme güdümlü taktikler uygulamaları, katliamın belirli bir plan çerçevesinde yönetilip uygulandığını gösteriyor!
Diyarbakır ve Suruç katliamları güya soruşturuluyordu. Hani sonuç?…

Bu katliamlar, Türk devletinin resmen bir çete devleti olduğunu bir kez daha vurguluyor! Türk devleti, kanunlar üstü bazı asker sivil çeteler kombinasyonundan öteye gidemiyor. Bazen Askeri, bazen de Dinci çetelerin ağırlık kazanması özü değiştirmiyor! Kürtlere saldırıya destek karşılığında, AKP’ye mutlak iktidarın kontrolünü vaat eden TSK, çeşitli örgütlerde kümelenmiş çetelerini yeni katliamlar yapmak için devreye soktu! 1990’ların Kürt halkına karşı imha ve yok etme, sindirme harekatı yeniden yürürlükte… İnfazlar, insanları alıp kaybedip yok etmelere yeniden hız verildi! Türkiye denilen alanda 24 000’in üzerinde insanın katili hala ‘meçhul! Faili meçhul binlerce cinayet var. Hani tutuklu katiller? Ya binlerce köyün yakılmasının failleri?… Şu sonuca varmak yanlış mıdır? Türkiye’de Gayri Müslüm ve Kürt öldürmenin önünde herhangi bir yasa engeli yoktur. Generaller veya onların kullandıkları terör örgütleri neden katliam yapmasınlar ki? Kimden korkacaklar ki?
Önceki katliamlar gibi Ankara katliamı da Türkiye Cumhuriyeti devletinin ürünüdür. Hükümet de o aygıtın bir parçasıdır.
Türk Devleti’nin tarihi, katliam ve soykırımlardan oluşuyor. Kuruluş temelinde, Anadolu ve Mezopotamya’nın yerli halkları olan Rum, Ermeni, Kürt ve Suryani’lerin kanı vardır. Katliamcılık, Türk çeteleri için bir alışkanlık, gelenek ve ahlak olmuş, devletin resmi doktrinine dönüşmüştür.

Katil kim?

AKP mantığına göre, IŞİD, Türkiye’nin Amerikalılara İncirlik üssünü açmasına ve Amerikalılarla birlikte IŞİD mevzilerine saldırmasına kızınca gidip Kürtleri öldürüyor! Denklemde bir bozukluk var mı?
Üstelik ölenler, kendi kendilerine saldırı düzenlemekle bile suçlanabiliyor, ama mantık hâlâ sağ, akıl nezle bile olmadığını iddia ediyor.

Katliam ve Türk devleti!

Devletin vatandaşının güvenliğini almaması o devleti olayın faili yapar. Suruç Katliamında olduğu gibi, eylem anında devletin oradan çekilmiş olması, kaçış yollarını ise kuşatıp kapatması, kaçanlara gaz sıkması, devleti yönetenlerin katliamları da yönettiklerini ortaya koyuyor.

Bu nedenle devletin olmadığı ve seyirci konumunda olduğu her katliam “devletlu” katliamıdır. AKP çetelerinin ‘devletlû’ olduklarını inkar etmeleri de artık mümkün değildir. Cizre, Nusaybin, Silvan, Varto, Şemdinli ve daha birçok yerde bebeklerden yaşlılara kadar önüne gelen Kürdü öldüren ve onları “terörist” ilan eden, Şırnak’ta Kürt gençlerini canlı canlı panzerlerin arkasında yuvarlayarak katleden, ölülere saygıyı tanımayan, Kürt savaşçıların mezarlarını dozerler ve bombalarla imha eden, Kürt toprağını yasaklarla cezaevine dönüştüren, dağını taşını bombalayan iktidarı, son katliama katkı yapmaktan alıkoyacak herhangi bir ahlaki engel kalmış mıdır?

Bu devlet nasıl yüce olabiliyor? Bu devlet nasıl merhametli olabiliyor?

TC devleti ilk önce kendi çeteleriyle, katliamlarıyla yüzleşmelidir.

AKP hükümeti IŞİD’in Suriye kolunu Çeçenlere kurdurttu. Yıllardır İstanbul da yaşayan Ömer Çeçen’i IŞİD’in başına getirildi. Türkiye-Katar- Suudi Arabistan IŞİD’in finansman, askeri ve lojistiğini üstlendi.
IŞİD’in askeri eğitimlerini AKP’nin kontrgerilla örgütü olarak bilinen ve merkezi Beylikdüzü’ nde bulunan SADAT (Uluslar arası Savunma Danışmanlığı) yapıyor.
Dünyanın çeşitli ülkelerinden IŞİD’ e katılan çeteciler de Türkiye üzerinden Suriye ve Rojava’ya gönderiliyor. Bu organizasyonu da MİT üstlenmiş durumda. MİT korumasında Hatay, Adana, Ceylanpınar, Kilis gibi merkezlere toplanan çeteciler sınırdan savaş bölgelerine yollanıyor. AKP hükümeti IŞİD’e İHH aracılığıyla tırlarla silah yolladı. Bu sevkiyat mitin denetiminde gerçekleşti. Kamuoyuna yansıyan bir ses kaydında Mit Müsteşarı Hakan Fidan çetelere nasıl silah ve mühimmat akışının sağlandığını şu sözlerle itiraf ediyor: “2 bine yakın tır malzeme biz gönderdik oraya.”

Genelkurmay 2. Başkanı Yaşar Güler 25 000 militanın daha silahlandırılıp, gerekli silah ve mühimmatın, Kürtler’e karşı savaşan örgütlere ulaştırılmasını, ABD ve Rusya’nın Kürtlere olan  desteğinin de kesilmesi gerektiğini açıkça ifade etmeye başladı.
Tırlarla Suriye’ye insani yardım değil, silah taşındığı uluslar arası belgelere de girdi. Birleşmiş Milletler kayıtlarına göre; 2013 Haziran ayın da Türkiye den Suriye’ye 9303 kodlu silah cinsinden 3,6 ton, Temmuz ayında 4,4 ton, Eylül ayında ise 29 ton,Mayıs 2014 37 ton, Ekim 2014 46 ton, Şubat 2015 82 ton.. silah yollanmış.
Birleşmiş Milletlerin verilerini Türkiye İstatistik Kurumu da doğruluyor. Kurum 2013 Ekim ayına kadar Türkiye’den Suriye’ye silah gönderildiğini, 93 numaralı kodla da kayıt altına almış.” Daha sonrakiler ise devlet sırı olarak bile kayıt edilmemiş!!!
AKP’nin ve bazı devlet görevlilerinin IŞİD ile olan ilişkilerini Tırları durdurup işlem yapan ve şimdi cezaevinde olan savcıların mahkemedeki ifadeleri de doğruluyor.

TSK’yı oluşturan bütün çeteler, Suudi Arabistan ve Katar’ın finanse ettiği, Türk devletinin ise birebir koordine ettiği Irak Şam İslam Devleti-IŞİD ve diğer AL Kaida fraksiyonlarını, Kürtlere karşı savaşmakta kullanıyorlar!
Bu şekilde son olarak Ankara katliamını yapan Cihatçıların MİT’in İŞİD örgütlenmesi olan ve takma adları ‘Dokumacılar’ olan bu çetelerce yapıldığı ortaya çıktı. Dokumacılar denilen teşkilat İŞİD adı altında maskelenmiş bir MİT örgütlenmesidir. Kobane savaşı döneminde 2600 kişiden oluşan bu çetelerin ilk görevleri, TC ile Raka arasında bulunan Tel Abyad’ı korumak ve Türkiye’den İŞİD merkezine yapılan ticaret ve silah akışını güvenlik altına almak idi.. YPG savaşı kazanınca, az bir kayıpla, çoğu MİT tarafından TC tarafına alınıp yeniden örgütlendirildiler…Dokumacılar denilen bu çeteler, bir dönem JİTEM tarafından Kürtlere karşı yönetilen Hizbullah benzeri örgütlenmiş ve Türk ordusu ile koordineli çalışıyor.

TC adına İŞİD maskesi altında cihatçıları Kürtlere karşı yöneten MİT elemanı Mustafa Dokumacı Türk İŞİD’i denilen örgütlenmeyi Jandarma yardımı ile yapıyor. Diğer yandan AKP, Sedat Peker benzeri eski Jitemcilere tekrar görev verdi. Daha önce bunların çoğu Hizbullah örgütü diye de tanıtılıp halk kandırılıyordu!

Türk uçaklarının robotvari bir şekilde, İŞİD eylemcileri ile ortak tek bir kumandayla her katliam paralel olarak Kürtleri bombalaması tesadüf değildir! Türk hava kuvvetlerinin, İŞİD eylemlerine paralel olarak otomatikman havalanıp Kürt yerleşim birimlerini bombalaması ortak bir kumanda merkezinin varlığına tekabül ediyor.

Son katliamlarla birlikte TSK’nin, İŞİD ve diğer Cihadist örgütlerle koordineli çalışmaları büyük oranda deşifre oldu.
Suruç katliamında tesadüf gibi görünen eylemlerin, kendiliğinden ve tesadüf olmadığı, aksine ortak bir koordine ile hareket ettikleri bugün ortadadır…
İŞİD adı altında canlı bombalar patlatılınca, TSK’nin Kürt köylerini bombalamaya başlaması var olan bir devlet planının uygulanmasıdır!

Çeteler, Susurluk, Ağar veya Çatlı ile bitmedi!

Türkiye’nin hala bir çete devleti olarak kaldığının en son ispatı, azılı katil Sedat Peker’in, Trabzon ve Rize emniyeti eşliğinde 42 kişilik silahlı adamı ile AKP seçim mitingini yapması oldu! Sedat peker denilen mafya reisinin Trabzon ve Rize emniyetine emir verip AKP’nin başarılı çıkması için aktif faaliyet yürütmesi, İstihbarat ve emniyet güçleri ile ortak eylemler yapması, TC’nin çete devleti olarak kaldığının bariz bir örneği oldu! Mafya babaları Erdoğan’ı başkan olarak görmek istiyor:AKP’nin Erdoğan diktası için Sedat Peker mafya liderine, 3 ilin emniyetini tahsis ettiği ortaya çıktı. Böylece AKP ve Erdoğan’ın mafyadan medet umar hale geldiği belli oldu. Bu çete lideri, devletin esas sahibi olarak Rize’de, Erdoğan mitingi yaptı. Bütün Polisi emrine alarak alanı bariyerlerle kapattı. Herkesin üzerlerini arattırdı…

Erdoğan’ın AKP için yürüttüğü seçim kampanyasında olduğu gibi miting alanında sadece Türk bayraklarının açılmasına izin verildi.

AKP tarafından devr alınıp adına TC denilen çete devletinin bütün görevi, işlenen “cinayetlerin üstünü örtmektir. Bu organizasyonlar ve yaptıkları, AKP çetesinden Teşkilat-ı Mahsusa uzanan bir geleneğin ürünüdür…Görüldüğü gibi AKP iktidarı da her zamanki gibi, kontrollerindeki birkaç İŞİD tetikçisini öne sürerek katliamlarının üstünü kapatmak istiyor. AKP, Kontrgerilla, Tayyip Erdoğan-MİT ortak yapımı olan katliamlarda, sahtekârca bir şekilde, Suriye kaynaklı İŞİD maskesi takılıp işin içinden çıkılmaya çalışılıyor! Halbuki en basit örneği ile, MİT’in kontrolünde olan Türk İŞİD’nin yaklaşık 600 elemanı da Suriye’nin İdlib eyaletini işgal etmek için görevlendirmiş! Bunların katliamlar yapması için oradan buraya, veya başka yerlere nakli esas sorumluları gizleyemez! ‘Suriye’den geldiler! demekle suçun sorumluluğundan kurtulamazsınız… Görüldüğü gibi Ankara katliamı da diğer cinayetler gibi her yönüyle karanlıkta kalacak. Bütün faili meçhuller gibi karanlıkta kalmaya mahkumdur. Eğer Türkiye’de bir cinayet karanlıkta kalıyorsa bu cinayeti bizzat devletin kendisi işlemiştir. Türkiye’de devlet cinayetleri işler, gazeteleri havaya uçurur, yargı ve diğer kurumlar da bu cinayetlerin ortaya çıkarılmamasına çalışır. Perde görevi görür. Yargının ve diğer kurumların görevi budur. Bütün dünya da oynanan yargı oyunundan bir sonuç bekler.

AKP çetesinin kanlı seçim hazırlığı!

AKP çetesi, kana bulanmış oylarla mutlak hakimiyeti kaybetmemek için sonuna kadar direnme kararlılığında…! Oy için kitle katliamlarından medet uman AKP, İŞİD’en daha tehlikeli projelerini devreye sokmaktan çekinmiyor! Tarihin bir evresinde İttihat ve Terakki iktidar olmak için nasıl ki Teşkilât-ı Mahsusa’nın yöntemlerini kullanmış ise; bugün AKP aynı Teşkilât-ı Mahsusa yöntemlerini devreye sokarak yeniden iktidar olmak istiyor.

Katliamda mümkün olduğu kadar fazla can kaybına sebebiyet vermek için, bakanlıktan emir alan emniyet güçlerinin yolları kapatıp kaçanlara biber gazı sıkması AKP’nin bu eylemde baş rolde olduğunu ispatlıyor!.

AKP çeteleri için, korkutulmuş sindirilmiş insanlardan gelecek oylar, insan canından daha değerlidir. Suruç ve Ankara katliamlarından sonra AKP oylarında yükseliş görülmesi, Anadolu’ya soykırımlar yaparak yerleşen Türk İslamcı güruhun tek anladığı dilin ancak bu türden katliamlar dili olduğunu yeniden vurgulamaktadır!

Sevgi ve Saygılarla

Entegrasyon Komitesi İsviçre- Vevey
———————————————————————-
Esin Duran,
Selda Suner,
N. Gök,
Irem haloglu
Ferdi koçkar
Yeliz seren
Vedat Konak
S. Aktaş
Pelin Moda,
Bedri Engin,
Hasan Sirtan
M. Eskici
Nazmi Dogan,
Sevda Suner
R. Adalı
Sezer Aşkın,
H. Datvan,
Salih Demir,
FERDİ KADER
Erhan Vural
Necmi Derinsu
Ahmet Kaymaz
Aslan IŞIK
Nizamettin Duran
A. Demir
hasan kayısoğlu
Melahat Baykara,
ismail çekmez.
Aydin Nizam
Uğur Demir
Ismail B. Cenk,
Tekin Balkic
Selma Altuntaş,
Murat Koç
Filiz Serin,
Nedim Serin,
Vedat Koçak,
Salih Birdal,
Erdal Cömert
Ismail Bulak
Ahmet Meriç
Mustafa Gur,
Hasan Zafer
Bahar Ünsal
Osman B.
Ayse bahar
Metin Maslak
H. Maslak
Dilek Solak
zeynep içkaya
Sevda maslak
Sercan Gezmiş
Aynur Balkaya
İpek Doğan
Nazım Doğan
Murat Doğan
esin erkan
Beyhan erdem
n. erdem
İsmail Deniz
Ayten BARAK
Ugur Birdal
Ahmet Tan
İsmet Yelkenci
Yıldırım Kongar
Selma Kongar
Birol Aytekin
Hatice Gül
Ibrahim Erkin
Kemal erdem
Rıza Akdemir
Mehmet Coskun
Hüseyin demir
fethi killi
Yeliz Ender
Mustafa Ender
Ugur Basak
Kemal Dektaş
Ayten Ilkdal
Nuri Aktanır
Metin Koc
Sevgi Ender
Burhan Kulakçı
Oğuz Duran
Burcu Kanter
Aysel kanter
Erol kanter
Layla SOLGUN
M. Oktay
Kemal Aktas
Yelda tekinoglu
Orkun Keskin
T. Vural
Oğuz şen
Nur Şen
Ismail çaykara
Burhan Orkal
D. Kahan
Seher Yıldız
Esra akkaya
Mehmet Uzan
Yeliz IŞIK
Murat Bakır
O. Dem
Salih Aktaş
Seyhan İlknur
Osman Çekiç
esma yıldız
Murat Çetindal
Ali OkyarMusa Tekin
Aslı Birdal
Nazmi Doğan
İnci Gür
L. Okar
Mustafa Karkaya
Omer Aytac
Mürsel Bozkır
Zeynep Şengül
Gülcan Iğsız
Murat Nidar
şemsi Kaya
Ayten Ekşi,
Eda leman
nermin ışıl
D. Polat
Kadir Erdem
Serdar OKTAY
Mehmet Özdemir
Mustafa Erkan
Nuri AKTAS
Emine AKTAS
O. Kadir Ergun
Metin Kurca
Sedat Isiklar
Filiz Bag
Kadir Baskale
Sevim Varlik
Hasan Mesut Akkaya
Necmi Guler
Erhan Isguz
Meral Okur
Bilge Okyaz.
Kemal Koç
L. Mirakoğlu
Oktay Kızılcık
Mehmet Yavuzgil
Erdal Polat
Hüsnü oktay
k. Sankay
Ahmet tekin.
Semra Kaya
Mustafa Çiçek
Kayhan Göçkaya
Erdal Solgun
Mehmet Solgun
Esra Solgun
N. Altik
Oguz Karakış
Leyla Mert
Işık mert
D. Öksüz
Erdem Yılmaz
Ayse Eltan
S. Guner
M. Deniz Ok
Mehmet İnce
Huseyin Cinar
Meltem Cinar
Berk Cinar
L. Demirkaya
Huseyin Çilek
Ayten Irmak
D. Okdere
Ali Uskan
İrem Haloğlu
Berdan Temiz.
H. Baskale
Murat Gülay
Esra Gülay
Mustafa Akyol
A. jale Kol
M. Kol
Tamer Oktay
Aslan Burukoglu
I. Demir
Nurettin Akdal
Uzan Kara
ismail Igdır
Ali Serin, Gül Akın, esra Serin, Mehmet Y. Yıldıran.
Nuri Şen
Hasan.Y. Balci
Mehmet Yucel
İsmet C. Koray
Salih Söğütlü. H. Ali Erkan
Nuri Akçay, Gül Akçay, Esra Akçay
Ali Dem. Sarahoğlu
Ayten Karaman, Mehmet Azal
L. Uzan, Harun Tabaklı
Ertekin Sancak, mehmet değerli.
Kemal Güler, Zeynep Güler
B. Urak.
ADNAN Yörükoğlu
Ismail Duygu, Erdem Duygu, Aydın Üzel. S. Ali Kandarlı
Hasan Incedemir.
N. kayıkçı.
Bayram Akçak
İsmail Dilpek.
Kemal Uzunyayla, Mehmet Gölek, Necip Kaplan
Zeynep Olgun, Mustafa Gülay, Nuri gülay, Arzu Gülay
Mehmet Gülçiçek. Seher Gülçiçek.Mustafa E. Sırat.
Oktay Baykuş. Ezra Seren. Nuray Karaçay.Ali karaçay. Murat Karabel. Nedim Arslan. Haydar Erkin. Şenay Temel, Adnan Temel. M. Adil Oktan.

Katil kim?

ÇETE DEVLETİ OLARAK KALMANIN RİZİKOSU!

Devlet çetelerinin baş çetesi, çete sisteminin demirbaşlarından biri, her zamanki gibi Türk Genelkurmay çetesidir. Kürtler’e saldırıya destek karşılığında, AKP’ye mutlak iktidarın kontrolünü vaat eden TSK, çeşitli örgütlerde kümelenmiş çetelerini yeni katliamlar yapmak için devreye soktu! 1990’ların Kürt halkına karşı imha ve yok etme, sindirme harekatı yeniden yürürlükte… İnfazlar, insanları alıp kaybedip yok etmelere yeniden hız verildi! Türkiye denilen alanda 24 000’in üzerinde insanın katili hala ‘meçhul!

Katil kim?

AKP mantığına göre,IŞİD, Türkiye’nin Amerikalılara İncirlik üssünü açmasına ve Amerikalılarla birlikte IŞİD mevzilerine saldırmasına kızınca gidip Kürtleri öldürüyor! Denklemde bir bozukluk varmı?
Üstelik ölenler, kendi kendilerine saldırı düzenlemekle bile suçlanabiliyor, ama mantık hâlâ sağ, akıl nezle bile olmadığını iddia ediyor.

Devletin vatandaşının güvenliğini almaması o devleti olayın faili yapar. Suruç Katliamı’nda olduğu gibi, eylem anında devletin oradan çekilmiş olması, kaçış yollarını ise kuşatıp kapatması, kaçanlara gaz sıkması, devleti yönetenlerin katliamları da yönettiklerini ortaya koyuyor.

Bu nedenle devletin olmadığı ve seyirci konumunda olduğu her katliam “devletlü” katliamıdır. AKP çetelerinin ‘devletlû’ olduklarını inkar etmeleri de artık mümkün değildir.

Bu devlet nasıl yüce olabiliyor? Bu devlet nasıl merhametli olabiliyor?

TC devleti ilk önce kendi çeteleriyle, katliamlarıyla yüzleşmelidir.

AKP hükümeti IŞİD’in Suriye kolunu Çeçenlere kurdurttu. Yıllardır İstanbul da yaşayan Ömer Çeçen’i IŞİD’in başına getirildi. Türkiye-Katar- Suudi Arabistan IŞİD’in finansman, askeri ve lojistiğini üstlendi.
IŞİD’in askeri eğitimlerini AKP’nin kontrgerilla örgütü olarak bilinen ve merkezi Beylikdüzü’ nde bulunan SADAT (Uluslararası Savunma Danışmanlığı) yapıyor.
Dünyanın çeşitli ülkelerinden IŞİD’ e katılan çeteciler de Türkiye üzerinden Suriye ve Rojava’ya gönderiliyor. Bu organizasyonu da MİT üstlenmiş durumda. MİT korumasında Hatay, Adana, Ceylanpınar, Kilis gibi merkezlere toplanan çeteciler sınırdan savaş bölgelerine yollanıyor. AKP hükümeti IŞİD’e İHH aracılığıyla tırlarla silah yolladı. Bu sevkiyat mitin denetiminde gerçekleşti. Kamuoyuna yansıyan bir ses kaydında Mit Müsteşarı Hakan Fidan çetelere nasıl silah ve mühimmat akışının sağlandığını şu sözlerle itiraf ediyor: “2 bine yakın tır malzeme biz gönderdik oraya.”
Genelkurmay 2. Başkanı Yaşar Güler 2 5000 militanın daha silahlandırılıp, silah ve mühimmatın çetelere ulaştırılmasının sağlanması gerektiğini artık açıkça ifade etmeye başladı.
Tırlarla Suriye’ye insani yardım değil, silah taşındığı uluslararası belgelere de girdi. Birleşmiş Milletler kayıtlarına göre; 2013 Haziran ayın da Türkiye den Suriye’ye 9303 kodlu silah cinsinden 3,6 ton, Temmuz ayında 4,4 ton, Eylül ayında ise 29 ton,Mayıs 2014 37 ton, Ekim 2014 46 ton, Şubat 2015 82 ton.. silah yollanmış.
Birleşmiş Milletlerin verilerini Türkiye İstatistik Kurumu da doğruluyor. Kurum 2013 Ekim ayına kadar Türkiye’den Suriye’ye silah gönderildiğini, 93 numaralı kodla da kayıt altına almış.” Daha sonrakiler ise devlet sırı olarak bile kayt edilmemiş!!!
AKP’nin ve bazı devlet görevlilerinin IŞİD ile olan ilişkilerini Tırları durdurup işlem yapan ve şimdi cezaevinde olan savcıların mahkemedeki ifadeleri de doğruluyor.

TSK’yı oluşturan bütün çeteler, Suudi Arabistan ve Katar’ın finanse ettiği, Türk devletinin ise birebir koordine ettiği Irak Şam İslam Devleti-IŞİD ve diğer AL Kaida fraksiyonlarını, Kürtler’e karşı savaşmakta kullanıyorlar!
Bu şekilde son olarak Ankara katliamını yapan Cihatçıların MİT’in İŞİD örgütlenmesi olan ve takma adları ‘Dokumacılar’ olan bu çetelerce yapıldığı ortaya çıktı. Dokumacılar denilen teşkilat İŞİD adı altında maskelenmiş bir MİT örgütlenmesidir. 2600 kişiden oluşan bu çetelerin ilk görevleri,TC ile Raka arasındaki Tel Abyad’ı korumak ve Türkiye’den İŞİD merkezine yapılan tücaret ve silah akışını güvenlik altına almak idi.. YPG savaşı kazanınca, az bir kayıpla, çoğu MİT tarafından TC tarafına alınıp yeniden örgütlendirildiler…Dokumacılar denilen bu çeteler, bir dönem JİTEM tarafından Kürtlere karşı yönetilen Hizbullah benzeri örgütlenmiş ve Türk ordusu ile koordineli çalışıyor.

TC adına İŞİD maskesi altında cihatçıları Kürtler’e karşı yöneten MİT elemanı Mustafa Dokumacı Türk İŞİD’i denilen örgütlenmeyi Jandarma yardımı ile yapıyor. Diğer yandan AKP, Sedat Peker benzeri eski Jitemcilere tekrar görev verdi. Daha önce bunların çoğu Hizbullah örgütü diye de tanıtılıp halk kandırılıyordu!

Türk uçaklarının robotvari bir şekilde, İŞİD eylemcileri ile ortak tek bir kumandayla her katliam paralel olarak Kürtleri bombalaması tesadüf değildir! Türk hava kuvvetlerinin, İŞİD eylemlerine paralel olarak otomatikmen havalanıp Kürt yerleşim birimlerini bombalaması ortak bir kumanda merkezinin varlığına tekabül ediyor.

Son katliamlarla birlikte TSK’nin, İŞİD ve diğer Cihadist örgütlerle koordineli çalışmaları büyük oranda deşifre oldu.
Suruç katliamında tesadüf gibi görünen eylemlerin, kendiliğinden ve tesadüf olmadığı, aksine ortak bir koordine ile hareket ettikleri bugün ortadadır…
İŞİD adı altında canlı bombalar patlatılınca, TSK’nin Kürt köylerini bombalamaya başlaması var olan bir devlet planının uygulanmasıdır!

Çeteler, Susurluk, Ağar veya Çatlı ile bitmedi!

Türkiye’nin hala bir çete devleti olarak kaldığının en son ispatı, azıllı katil Sedat Peker,Trabzon ve Rize emniyeti eşliğinde 42 kişilik silahlı adamı ile AKP seçim mitingini yapması oldu! Sedat peker denilen mafya reisinin Trabzon ve Rize emniyetine emir verip AKP’nin başarılı çıkması için aktif faaliyet yürütmesi, İstihbarat ve emniyet güçleri ile ortak eylemler yapması, TC’nin çete devleti olarak kaldığının bariz bir örneği oldu! Mafya babaları Erdoğan’ı başkan olarak görmek istiyor:AKP’nin Erdoğan diktası için Sedat Peker mafya liderine, 3 ilin emniyetini tahsis ettiği ortaya çıktı. Böylece AKP ve Erdoğan’ın mafyadan medet umar hale geldiği belli oldu. Bu çete lideri, devletin esas sahibi olarak Rize’de, Erdoğan mitingi yaptı. Bütün Polisi emrine alarak alanı bariyerlerle kapattı. Herkesin üzerlerini arattırdı…

Erdoğan’ın AKP için yürüttüğü seçim kampanyasında olduğu gibi miting alanında sadece Türk bayraklarının açılmasına izin verildi.

AKP tarafından devr alınıp adına TC denilen çete devletinin bütün görevi, işlenen “cinayetlerin üstünü örtmektir. Bu organizasyonlar ve yaptıkları, AKP çetesinden Teşkilat-ı Mahsusa uzanan bir geleneğin ürünüdür…Görüldüğü gibi AKP iktidarı da her zamanki gibi, kontrollerindeki birkaç İŞİD tetikçisini öne sürerek katliamlarının üstünü kapatmak istiyor. AKP, Kontrgerilla,Tayyip Erdoğan-MİT ortak yapımı olan katliamlarda, sahtekârca bir şekilde, Suriye kaynaklı İŞİD maskesi takılıp işin içinden çıkılmaya çalışılıyor! Halbuki en basit örneği ile, MİT’in kontrolünde olan Türk İŞİD’nin yaklaşık 600 elemanı da Suriye’nin İdlib eyaletini işgal etmek için görevlendirmiş! Bunların katliamlar yapması için oradan buraya, veya başka yerlere nakli esas sorumluları gizleyemez! ‘Suriye’den geldiler! demekle suçun sorumluluğundan kurtulamazsınız… Görüldüğü gibi Ankara katliamı da diğer cinayetler gibi her yönüyle karanlıkta kalacak. Bütün faili meçhuller gibi karanlıkta kalmaya mahkumdur. Eğer Türkiye’de bir cinayet karanlıkta kalıyorsa bu cinayeti bizzat devletin kendisi işlemiştir. Türkiye’de devlet cinayetleri işler, gazeteleri havaya uçurur, yargı ve diğer kurumlar da bu cinayetlerin ortaya çıkarılmamasına çalışır. Perde görevi görür. Yargının ve diğer kurumların görevi budur. Bütün dünya da oynanan yargı oyunundan bir sonuç bekler.

AKP çetesinin kanlı seçim hazırlığı!

AKPçetesi, kana bulanmış oylarla mutlak hakimiyeti kaybetmemek için sonuna kadar direnme kararlılığında…! Oy için kitle katliamlarından medet uman AKP, İŞİD’en daha tehlikeli projelerini devreye sokmaktan çekinmiyor! Tarihin bir evresinde İttihat ve Terakki iktidar olmak için nasıl ki Teşkilât-ı Mahsusa’nın yöntemlerini kullanmış ise; bugün AKP aynı Teşkilât-ı Mahsusa yöntemlerini devreye sokarak yeniden iktidar olmak istiyor.
Katliamda mümkün olduğu kadar fazla can kabı yaratmak için sivil polis ve MİT’in yolları kapatıp kaçanlara biber gazı sıkması AKP’nin bu eylemde baş rolde olduğunu ispatlıyor!.

AKP çeteleri için, korkutulmuş sindirilmiş insanlardan gelecek oylar, insan canından daha değerlidir. Cenaze merasimlerini yeni tip bir seçim platformuna çeviren AKP, katliamlardan,ölümlerden, cenazelerden umut bekliyor…

Sevgi ve Saygılarla

Entegrasyon Komitesi İsviçre- Vevey
———————————————————————-
Esin Duran,
Selda Suner,
N. Gök,
Irem haloglu
Ferdi koçkar
Yeliz seren
Vedat Konak
S. Aktaş
Pelin Moda,
Bedri Engin,
Hasan Sirtan
M. Eskici
Nazmi Dogan,
Sevda Suner
R. Adalı
Sezer Aşkın,
H. Datvan,
Salih Demir,
FERDİ KADER
Erhan Vural
Necmi Derinsu
Ahmet Kaymaz
Aslan IŞIK
Nizamettin Duran
A. Demir
hasan kayısoğlu
Melahat Baykara,
ismail çekmez.
Aydin Nizam
Uğur Demir
Ismail B. Cenk,
Tekin Balkic
Selma Altuntaş,
Murat Koç
Filiz Serin,
Nedim Serin,
Vedat Koçak,
Salih Birdal,
Erdal Cömert
Ismail Bulak
Ahmet Meriç
Mustafa Gur,
Hasan Zafer
Bahar Ünsal
Osman B.
Ayse bahar
Metin Maslak
H. Maslak
Dilek Solak
zeynep içkaya
Sevda maslak
Sercan Gezmiş
Aynur Balkaya
İpek Doğan
Nazım Doğan
Murat Doğan
esin erkan
Beyhan erdem
n. erdem
İsmail Deniz
Ayten BARAK
Ugur Birdal
Ahmet Tan
İsmet Yelkenci
Yıldırım Kongar
Selma Kongar
Birol Aytekin
Hatice Gül
Ibrahim Erkin
Kemal erdem
Rıza Akdemir
Mehmet Coskun
Hüseyin demir
fethi killi
Yeliz Ender
Mustafa Ender
Ugur Basak
Kemal Dektaş
Ayten Ilkdal
Nuri Aktanır
Metin Koc
Sevgi Ender
Burhan Kulakçı
Oğuz Duran
Burcu Kanter
Aysel kanter
Erol kanter
Layla SOLGUN
M. Oktay
Kemal Aktas
Yelda tekinoglu
Orkun Keskin
T. Vural
Oğuz şen
Nur Şen
Ismail çaykara
Burhan Orkal
D. Kahan
Seher Yıldız
Esra akkaya
Mehmet Uzan
Yeliz IŞIK
Murat Bakır
O. Dem
Salih Aktaş
Seyhan İlknur
Osman Çekiç
esma yıldız
Murat Çetindal
Ali OkyarMusa Tekin
Aslı Birdal
Nazmi Doğan
İnci Gür
L. Okar
Mustafa Karkaya
Omer Aytac
Mürsel Bozkır
Zeynep Şengül
Gülcan Iğsız
Murat Nidar
şemsi Kaya
Ayten Ekşi,
Eda leman
nermin ışıl
D. Polat
Kadir Erdem
Serdar OKTAY
Mehmet Özdemir
Mustafa Erkan
Nuri AKTAS
Emine AKTAS
O. Kadir Ergun
Metin Kurca
Sedat Isiklar
Filiz Bag
Kadir Baskale
Sevim Varlik
Hasan Mesut Akkaya
Necmi Guler
Erhan Isguz
Meral Okur
Bilge Okyaz.
Kemal Koç
L. Mirakoğlu
Oktay Kızılcık
Mehmet Yavuzgil
Erdal Polat
Hüsnü oktay
k. Sankay
Ahmet tekin.
Semra Kaya
Mustafa Çiçek
Kayhan Göçkaya
Erdal Solgun
Mehmet Solgun
Esra Solgun
N. Altik
Oguz Karakış
Leyla Mert
Işık mert
D. Öksüz
Erdem Yılmaz
Ayse Eltan
S. Guner
M. Deniz Ok
Mehmet İnce
Huseyin Cinar
Meltem Cinar
Berk Cinar
L. Demirkaya
Huseyin Çilek
Ayten Irmak
D. Okdere
Ali Uskan
İrem Haloğlu
Berdan Temiz.
H. Baskale
Murat Gülay
Esra Gülay
Mustafa Akyol
A. jale Kol
M. Kol
Tamer Oktay
Aslan Burukoglu
I. Demir
Nurettin Akdal
Uzan Kara
ismail Igdır
Ali Serin, Gül Akın, esra Serin, Mehmet Y. Yıldıran.
Nuri Şen
Hasan.Y. Balci
Mehmet Yucel
İsmet C. Koray
Salih Söğütlü. H. Ali Erkan
Nuri Akçay, Gül Akçay, Esra Akçay
Ali Dem. Sarahoğlu
Ayten Karaman, Mehmet Azal
L. Uzan, Harun Tabaklı
Ertekin Sancak, mehmet değerli.
Kemal Güler, Zeynep Güler
B. Urak.
ADNAN Yörükoğlu
Ismail Duygu, Erdem Duygu, Aydın Üzel. S. Ali Kandarlı
Hasan Incedemir.
N. kayıkçı.
Bayram Akçak
İsmail Dilpek.
Kemal Uzunyayla, Mehmet Gölek, Necip Kaplan
Zeynep Olgun, Mustafa Gülay, Nuri gülay, Arzu Gülay
Mehmet Gülçiçek. Seher Gülçiçek.Mustafa E. Sırat.
Oktay Baykuş. Ezra Seren. Nuray Karaçay.Ali karaçay. Murat Karabel. Nedim Arslan. Haydar Erkin. Şenay Temel, Adnan Temel. M. Adil Oktan.

Mekke’de KABE denilen alana düşmüş olan ve hem Allah hemde şeytan diye adlandırılan bir Meteor taşıdır!

SUNNİ SELEFİCİ TÜRK DİYANETİ, HAC TİCARETİNDEN KENDİ PAYINI ALIYOR.

Mekke’de KABE denilen alana düşmüş olan ve hem Allah hemde şeytan diye adlandırılan bir Meteor taşıdır!
Meteor Taşı yeryüzüne düşünce, eski çağların insanları onun cennetten geldiğine inandılar! (Fitarek el Matolog enda/el Arap sayfa:59)
Bu meteor örneklerinin analizi ” %90 demir, %6 nikel, %2 kobalt ve daha az oranda iridyum ve bakır içermektedir. Yaşı hakkındaki tahminler ise çöl ortamının yarattığı belirsiz etkisi ile, tahminen birkaç bin yıl arasında…Meteorun atmosfere girerken parçalandığı ve birkaç büyük parçaya ayrılarak bir kraterler kompleksi oluşturduğu anlaşılmaktadır.
Bu Meteor taşın tarihi çağlar öncesine dayanmaktadır. Mekke dönemlerinde günümüzde olduğu gibi yine saygı gösterilmiştir çağlardan beri bu taşın etrafında ayin edilmiştir. Muhammed bu eski geleneği alarak bunu kendi törenlerine de katmıştır. Kebeyi dini merkez yapmış, ilkel çağların ayinleri devam ettirmiştir. Bu ayinler putperestlik döneminim gelenekleri idi ve Muhammed böylece kurnazlık yaparak Arapların gözünü boyadı..
Dini törenlerin uygulanışını anlatırken Mahmut el Hut; Putperestlik dönemlerinde yapılan ayinlerden birisi çok heyecan verici ve ilginç bir törendi. Kutsal evin (Kabe) etrafında hem kadın hem de erkekler dönerdi bu dönüş (Tavaf) çırılçıplak anadan ürüyan bir şekilde yapılırdı! (El Arapya Sayfa:123) Yine kurandaki efsaneler isimli kitap da şöyle yazmaktadır: Bu anadan üryan şekilde çırılçıplak olmanın sebebi neydi? Bunun özel bir sebebi varmıydı? Bu sorular bizi kesin bir yanıta götürür “Putperestlik döneminde bu evlerde cinsel ilişkiler ayinler içinde mevcuttu!” (sayfa:16-17) Muhammed hüsnü el Hammed; Kara taş eskiden beyazdı sonradan karardı eski dönemlerde kadınlar dini ayinler sırasında taşa “Adet kanlarını” sürerlerdi çünkü kadınların adet kanları eskilerin inanışlarına göre “Doğumun gizemiydi” bu yüzden kadınlar kanlarını erkekler de spermlerini bu taşa sürerlerdi onlar bunu yaparak Ay tanrıçası el-ilah ile Güneş tanrısı el-Lat ın birleşmesini taklit ediyorlardı (Abu el ambaya/İbrahim el kalel sayfa:92 )

Hac denilen, Arap şehlerini milyarder etme ve her türlü çöl bakterisini yaymaktan başka bir şeye yaramayan, üstelik Suudi Petrol krallarına ekstradan100 milyarlar akıtan,ebedi Turizm tuzağı can almaya devam ediyor! Beyinleri çöl dogmaları ile körleştirilmiş ilkel barbar kitleler şeytan taşlama adı altında birbirlerini acımasızca ezerek, şeytanlığın en kötü örneğini sergilediler…

Hacı olma derdindeki milyonlarca ilkel Müslüman Kurban bayramı namazı kılıp şeytan taşlama ritüeli yaparken birbirini ezmeye devam ediyor…
Mekke’de ki son şeytan taşlama ve zalimce birbirini ezme eylemi, İslamın ne kadar geri kaldığını, Müslümanlarda genel bir beyinsel yıkılma ve cinnet halinin yaşandığını, hatta ve hatta 4 000 sene önce Mezopotamya ve Anadolu uygarlıklarını kuran halkların yaşam seviyesinin daha gerisine gidildiğinin ispatıdır…

İslamda ki bu feci geri kalmışlık, bu dinin etkisine giren halkların beyinsel ve ruhsal gelişmelerinin tamamen dondurulduğu, uygarlık dışı bir oluşumla, evrensel bütün pozitif gelişmelerin red edildiğini gösteriyor..
Her Müslümanı heyecanlandıran, onun ruhuna hakim olan ve gökten düşen bir Meteor taşını barındıran Kâbe-i Muazzama’nın “Hac turizmini pazarlamaya dönük” kullanılan ve Anadolu’nun pek çok evinde duvarda asılı duran fotoğrafı ile “gerçekler” çok farklı.
“Allah’ın Evi” olarak kabul edilen Kâbe’nin görkemli bir yapı olduğuna inanan Müslüman’a bu “inancı” pompalayacak çok fazla görsel üretilirken, Suud rejimi ultra lüks otel- gökdelenlerle İslam’ın bu Meterolu evini bir ticarethaneye dönüştürmüş durumda.
Deve çobanları ve kervanlara saldırıp haraç alan Bedevilerin uyduruk hikayeleri ile “kutsal topraklar” ilan edilen Arap çölleri dünyanın en karlı Turizm alanı olmaya devam ediyor…

Beyinleri yıkanmış ilkel barbar kitleleri örgütlü şekilde buralara seferber eden uluslararsı Selefi örgütleri, adına zorunlu din görevi dedikleri Hac turizmine ‘kutasallık’ yükleyerek bunu ebedi yaptılar, yani her ülkenin turizmi çökebilir ama bu çöl Turizmi sonsuzdur!!
Bu şekilde, ruhen kendisini kaybeden, ölmeye kutsiyet atfeden Milyonlarca Müslüman, daha Hac yolunda bile ölmeyi “şehadet” olarak görüyor.
Dünyanın en pahalı hac turizm pazarlamasını yapan Türkiye Diyanet İşleri, her yıl dudak uçuklatacak paralar kazanmaya devam etmekte kararlı olduğunu gösteriyor.

Haccın her şeyden önce bir turizm organizasyonu olduğunu ve bu organizasyonun planlanmasından gerçekleştirilmesine kadar her adımında organizatör cami ve islami çetelerin sorumluluk ve gelirden pay aldıkları, bu uluslararsı şebekelerin dünyanın her yerinde en ücra köşelere kadar Müslümanları kıskaçları altında tuttukları gerçeği ortada…
Suudi rejimi, milyarlarca petrol doları yanında, elini bir şeye dokundurmadan, her yıl 2 haftalığına, 2 milyon insana dünya çapında din turizmi pazarlayan dev organizasyonun tepesinde yer alıyor.
Bütün İslam ülkelerinde dini kuruluşlar, Suud rejiminin bu turizm operasyonundan pay alıyorlar… Türkiye’den Hac mevsiminde Kâbe’yi ziyaret etmek isteyen bir “turist”, bu organizasyonun resmi yürütücüsü olan Diyanet İşleri Başkanlığı’na minimum 6.000 Dolar gözden çıkartmak durumunda.

Son Hac katliamı, her yıl 2 milyon insanın sırtından milyarlarca dolar para kaldıran Suud rejimini ve dünyanın her yerinden cahil insanları Allah için kandıran İslamcı çetelerin ve kan emici Sunni iktidarların ortak suçudur
Suriye’den Irak, Libya, Türkiye, Pakistan ve Afganistan’a kadar bütün Selefici örgütler, Suudi Hac turizminden gelen milyarlarca dolarla finanse ediliyor.

Mekke’deki Kabe İslam’dan önce vardı ve çevresinde dönülmüş taşlama vs. olmuştur. Bu İslam Kabesi ilk ve tek değildir. Araplar eskiden çevresinde dönüp ellerini çırpıyorlardı…Eskiden putları ve daha öncesinde farklı inançları barındıran bir yer idi. Çünkü oraya o dönemin insanlarının hayal güçlerinin üstünde, tasavur edemeyecekleri bir olay, Gökten bir Meteor taşının düşmesi olayı vardı ve bu onu tanrısal-kutsal yapmıştı! Kutsallık kavramı, zaman sürecinde insanların ellerindeki olanak ve sahip oldukları metotlarla anlayamadıkları, imajine edemedikleri verileride gizemli güç aramalarının sonucudur!

Sevgi ve Saygılarla

Entegrasyon Komitesi İsviçre- Vevey
———————————————————————-
Esin Duran,
Selda Suner,
N. Gök,
Irem haloglu
Ferdi koçkar
Yeliz seren
Vedat Konak
S. Aktaş
Pelin Moda,
Bedri Engin,
Hasan Sirtan
M. Eskici
Nazmi Dogan,
Sevda Suner
R. Adalı
Sezer Aşkın,
H. Datvan,
Salih Demir,
FERDİ KADER
Erhan Vural
Necmi Derinsu
Ahmet Kaymaz
Aslan IŞIK
Nizamettin Duran
A. Demir
hasan kayısoğlu
Melahat Baykara,
ismail çekmez.
Aydin Nizam
Uğur Demir
Ismail B. Cenk,
Tekin Balkic
Selma Altuntaş,
Murat Koç
Filiz Serin,
Nedim Serin,
Vedat Koçak,
Salih Birdal,
Erdal Cömert
Ismail Bulak
Ahmet Meriç
Mustafa Gur,
Hasan Zafer
Bahar Ünsal
Osman B.
Ayse bahar
Metin Maslak
H. Maslak
Dilek Solak
zeynep içkaya
Sevda maslak
Sercan Gezmiş
Aynur Balkaya
İpek Doğan
Nazım Doğan
Murat Doğan
esin erkan
Beyhan erdem
n. erdem
İsmail Deniz
Ayten BARAK
Ugur Birdal
Ahmet Tan
İsmet Yelkenci
Yıldırım Kongar
Selma Kongar
Birol Aytekin
Hatice Gül
Ibrahim Erkin
Kemal erdem
Rıza Akdemir
Mehmet Coskun
Hüseyin demir
fethi killi
Yeliz Ender
Mustafa Ender
Ugur Basak
Kemal Dektaş
Ayten Ilkdal
Nuri Aktanır
Metin Koc
Sevgi Ender
Burhan Kulakçı
Oğuz Duran
Burcu Kanter
Aysel kanter
Erol kanter
Layla SOLGUN
M. Oktay
Kemal Aktas
Yelda tekinoglu
Orkun Keskin
T. Vural
Oğuz şen
Nur Şen
Ismail çaykara
Burhan Orkal
D. Kahan
Seher Yıldız
Esra akkaya
Mehmet Uzan
Yeliz IŞIK
Murat Bakır
O. Dem
Salih Aktaş
Seyhan İlknur
Osman Çekiç
esma yıldız
Murat Çetindal
Ali OkyarMusa Tekin
Aslı Birdal
Nazmi Doğan
İnci Gür
L. Okar
Mustafa Karkaya
Omer Aytac
Mürsel Bozkır
Zeynep Şengül
Gülcan Iğsız
Murat Nidar
şemsi Kaya
Ayten Ekşi,
Eda leman
nermin ışıl
D. Polat
Kadir Erdem
Serdar OKTAY
Mehmet Özdemir
Mustafa Erkan
Nuri AKTAS
Emine AKTAS
O. Kadir Ergun
Metin Kurca
Sedat Isiklar
Filiz Bag
Kadir Baskale
Sevim Varlik
Hasan Mesut Akkaya
Necmi Guler
Erhan Isguz
Meral Okur
Bilge Okyaz.
Kemal Koç
L. Mirakoğlu
Oktay Kızılcık
Mehmet Yavuzgil
Erdal Polat
Hüsnü oktay
k. Sankay
Ahmet tekin.
Semra Kaya
Mustafa Çiçek
Kayhan Göçkaya
Erdal Solgun
Mehmet Solgun
Esra Solgun
N. Altik
Oguz Karakış
Leyla Mert
Işık mert
D. Öksüz
Erdem Yılmaz
Ayse Eltan
S. Guner
M. Deniz Ok
Mehmet İnce
Huseyin Cinar
Meltem Cinar
Berk Cinar
L. Demirkaya
Huseyin Çilek
Ayten Irmak
D. Okdere
Ali Uskan
İrem Haloğlu
Berdan Temiz.
H. Baskale
Murat Gülay
Esra Gülay
Mustafa Akyol
A. jale Kol
M. Kol
Tamer Oktay
Aslan Burukoglu
I. Demir
Nurettin Akdal
Uzan Kara
ismail Igdır
Ali Serin, Gül Akın, esra Serin, Mehmet Y. Yıldıran.
Nuri Şen
Hasan.Y. Balci
Mehmet Yucel
İsmet C. Koray
Salih Söğütlü. H. Ali Erkan
Nuri Akçay, Gül Akçay, Esra Akçay
Ali Dem. Sarahoğlu
Ayten Karaman, Mehmet Azal
L. Uzan, Harun Tabaklı
Ertekin Sancak, mehmet değerli.
Kemal Güler, Zeynep Güler
B. Urak.
ADNAN Yörükoğlu
Ismail Duygu, Erdem Duygu, Aydın Üzel. S. Ali Kandarlı
Hasan Incedemir.
N. kayıkçı.
Bayram Akçak
İsmail Dilpek.
Kemal Uzunyayla, Mehmet Gölek, Necip Kaplan
Zeynep Olgun, Mustafa Gülay, Nuri gülay, Arzu Gülay
Mehmet Gülçiçek. Seher Gülçiçek.Mustafa E. Sırat.
Oktay Baykuş. Ezra Seren. Nuray Karaçay.Ali karaçay. Murat Karabel. Nedim Arslan. Haydar Erkin. Şenay Temel, Adnan Temel. M. Adil Oktan.

Karanlık çağlara son vermek için:

Hayvan kafasının kesilmesinin Kutsal ilan edilmesi,fışkıran kanlarla küçük çocuklara adeta banyo yaptırılması bayram mı?! Kurban ve bayram sözcüklerinin yan yana kullanılması bile şizofrenik bir durum…
Kan ve Bayram kelimelerinin yan yana getirilişi bile mantıksal bir çöküşe işaret ediyor. ‘kurban’ denilen kavram ilkel taş devrinden kalan bir soyutlamadır ve İnsanların mağaralarada yaşadığa döneme taekabül eder. Bu dönemlerde insanlar sadece hayvan avlayarak yaşıyordu! Şimdi bunun en mantıksal karşılığı Kasaplar bayramıdır ve belli bir gurubun mentalitesine denk düşen bu eylem modern bir devletin bayramı yapılamaz!

Kasaplık kan bayramının 9 güne uzatılması, her kişiye bir imam sloganın atılması, geleceğin karanlıklarını şimdiden haber veriyor. Ufacık çocukların alınlarına birer kan damlası kondurularak bu vahşetin kutsanmasından rahatsız olmayanlar başı dönmüş cellatlardır. Kanı, öldürmeyi kutsayan bir bayram, bayram olamaz!

Hayvanı keserken ona gel bak deden koyunu kesecek şimdi büyünce sende kesicen denilerek çocukların kasap ruhlu yetişmelerinin temelleri atılıyor. O kadar mı bu etki hep sürecek yaşamlarında. Onlar büyünce kendilerini baş kesen birer malkoçoğlu, yeniçeri, Avrupayı fethedecek akıncılar olarak görecek ve masum insanların canlarına da acımasızca kıyacaklardır.

En çok insan kafasının kesildiği İslamcı ülkeler, ‘kurban bayramı’ denilen kanlı rituellerin topluma büyük birer bayram diye empoze edildiği ve topluca kutlandığı ülkelerdir. Hayvan kafasının kesilmesinin Kutsal diye ilan edildiği, fışkıran kanlarla adeta küçük çocuklara banyo yapıldığı barbar kültürlerde, bunu daha küçük yaşta görüp yaşayarak kanlar arasında büyüyen bu çocuklar cellat olmaktan öteye gidemiyor… Bu piskolojik bir alıştırma ve şartlanmadır. Hele elde satır, bıçak, özellikle çocukların psikolojisini bozan görüntüler uzmanların görüşüne göre de hiç de iç açıcı ve olumlu değil. Bu tür sahneleri küçük yaştan beri kutsallık diye algılayan küçük çocuklar birer ruh hastası olarak büyüyor ve sonradan işkence yapan, kafa kesen birer cani olup çıkıyorlar. Cahil kitle, bayram kutlama adına, bilinçlice tüm çocukları bu kasaplık ortamına zorla getiriyor ve onları yüzlerine kanlar fışkırtıyor. AKP yönetimince daha da uzatılan bu vahşet bayramı, zavallı çocukların beyinlerinin yıkanması için daha büyük bir fırsat oluyor. Kurban bayramında hayvan kafaları havada uçarken, küçük çocukların bilerek topluca can çekişen hayvanın boğazına kadar yaklaştırılması, alınlarına bu kanın sürülmesi ve ellerine keskin bıçaklar verilmesi, İslam kasaplığının bariz bir örneğidir ! Bunu kutsal ve iyi eylem diye algılayan Müslüman çocuklar büyüdüklerinde rahatlıkla her canlının kafasını kesmeye muktedir olup, şimdiki gibi AKP’nin desteklediği Cihatçı örgütlerin potansiyelini oluşturmaktadırlar.

Bayram ve doğayı tekbir ruhuyla imha etmek!

Müslümanlar, dinlerinin insanları nasıl işkenceci tipi sapık, kaba, seksist, küfürbaz, parazit haline getirdiğini anlayıp bununla hesaplaşmak zorundadırlar.
Tekbir ve Allahuekber nidaları her geçen gün artan cami sayısı nedeniyle yaşam çekilemez hale geliyor. Piskolojik işkence derecesini alan imam haykırışları sistemsiz olarak birbirine karışıyor ve sanki Anadolu yeni işgal edilmiş de kafirlerlerin Müslümanlaştırılması yeni başlamış intibasını veriyor. Arapça ezan okuma adına diğer insanları anormal derecede rahatsız eden imam_hacı hoca takımında birazcık aile terbiyesi olsaydı, bu yaptıklarının inanç ve tanrı ile bir alakasının olmadığını, sadece petrol şehlerinin yayılmacı hedefleri için piskolojik savaşa katkıda bulunduklarını itiraf edip, ibadetlerini terbiyelice ve kimseyi rahatsız etmeden yaparlardı.
Kurban bayramına tekbirli savaş naraları ile giren milyonlarca beyni yıkanmış insan neden bu kadar çok hayvanın canına kıydığını bile bilmez! Müslümanların çoğu henüz cehalet dönemini yaşıyor: gözü dönen, ağzında salyalarla nârâlar atan göçebe çobanlar, Allah ekber diyerek her yeri kana buladılar.

Kurban Bayramı büyük kentlerde m.ö 3 000 yıllarına benzemiyor, görüntüler eski çağlardan daha geri gidiyor. Öyle sahneler TV ekranlarında yansıyor ki şaşmamak mümkün değil, sokaklarda akan kanlar, kaçan danalar, koçlar ve kendini yaralayan bir sürü acemi kasap binlerce yıl öncesinden de geriye gidiyor.

Milyonlarca hayvanı bir kaç gün içinde vahşice yokeden, tüm bir kültürü, türban, çarşaf, yüksek cami minaresi, namaz, ramazan, sünnet ve ‘kurban kesme’ ile betonlaştıran Türkiye’deki post modern Türk İslam sentezi, özünde bir kültürsüzleşme, bir sanatsızlaşma, bir felsefesizleşme/fikirsizleşme, vasatlaşma (ve odunlaşma!) demektir. ”Kurban bayramı”, toplumları şiddete yöneltmektedir. Öldürmeye, kesmeye, kan akıtmaya vicdanı rahatlıkla elveren insanlar, öldürmeyi kanıksamış insanlar, savaşların terörün, cinayetlerin de başlıca sorumluları oluyorlar. Kasaplar bayraminda hayvanları boğazlayanlar, ölümü öldürmeyi kanıksamış insanlar başka insanları da rahatlıkla öldürebiliyor. Ölüdürmenin, can almanın, kan akıtmanın, işkencenin, normal ve olağan sıradan bir şeymiş gibi gösterilmesine karşı çıkıyoruz.
Bir canlıyı öldürüp, parçalamaya alıştırılmış bir çocuğun, gelecekte kendi türünün de katili olabileceği şüphesizdir.
AKP İslamiyeti hoşgörüsüz, lanet, kötücül, dogmatik ve siyasi birşey olarak uygulamada Osmanlı kafasını örnek almaya devam ediyor. Anadolu insanlarının ruhunun/kültürünün/uygarlığının Kur’an kursuna indirgenmesi, kadınların çamaşırlarına, din-ahlak adına, onların sağlığını bozacak derecede müdahale edişlmesi, tek tip islamist insan tipinin hortlatılması, kültür fakümü yaratmaktan başka bir şey değildir. Boşluğun bu kadarı klinik bir vak’adır ve bu çevrenin kültürel boşluğunun neden uzaydan daha boş olduğuyla da kimse cidden ilgilenmemiştir…

Yeni sistemin başı Erdoğan’ın bütün işi Cami ve İslamın yayılması dır: dünyanın her yanına cami kurmayı ana amaç edinen Selefici Erdoğan İŞİD ve El Kaide gibi İslamın mutlak hakimiyetine soyunmuş durumda!
Moskova’ya büyük cami kuran Seleficiler iyice palazlanarak vahşi ideolojilerini hakim kılmaya hız veriyorlar.. Bu türden İslami anıtlar, her tarafa kurulan ve gösterişi ile çevreye hükmeden yüksek cami minareleri eski zamanların put kültürünün biçim değiştirmiş hallerinden başka bir şey değildirler.
Bu durum, haktan, hukuktan, adaletten, insanlıktan nasip almadan dünyanın başına bela olmuş bir ilkelliktir…

AKP’nin temsil ettiği İslam fetih ve yağma ideoljisidir. Osmanlı’nın devr aldığı İslam-Arab istilaları hızla yayılarak ilkel milletleri hakimiyeti altına almış ve dünya uygarlığına büyük bir darbe vurmuştur. İslam; Cihad/istila/vahşet/dehşet/soygun/vurgun/talan/çapulculuk ve eşkiyalık ile tek din haline getirilmiştir…

AKP’nin Suriye topraklarını ele geçirmek için son olarak kurdurttuğu Al Nusra+Fetih Şam cephesi, eski Osmanlı Cihat felsefesinin tekrarıdır…
Savaşta ele geçen ülkeler fetih toprağı, öldürülen insanlar Allah’ın takdiri, ele geçirilen kızlar ve kadınlar (köle-cariye-seks işçisi-hizmetçi) erkek çocuklar köle (esir pazarında sermaye) İslam’ın şerefi; köle pazarında satılan insanlıktır. İslam; haktan, hukuktan, adaletten, insanlıktan nasip almadan dünyanın başına bela olmuş bir ilkelliktir…

AKP çetelerinin propogandalarının merkezinde olan isimler İslam’dan önceki Putperest isimleridir. şimdi Allah dediğimiz put Abdallah, Allah’ın kulu demektir ve İslam öncesi Ay tanrısı (el-ilah) ismidir. Muhammed Kabe’de 360 put içerisinde geriye sadece Allah putunu bırakmıştır, Çünkü biyolojik babasının adı Abdallah idi!
AKP’nin en büyük silahı olan Cihad nedir ? İslam Dinini tebliğdir. Sözle tebliğ edersin. Kabul edene itaat ettirir. Etmeyen ile ise savaşırsın. Savaşamayacak ve vergi verecek parası olmayan milletler İslam’ı kabul etmek zorunda kalırlar.

Şimdi gelelim Osmanlı Ocakları denilen çetelere: AKP’nin Özel Harekatı Osmanlı Ocakları İŞİD’leşiyor!

Cenaze timleri adı altında da hareket eden ve kriminal bir geçmişi olan, bunalım geçirerek sonradan Müslüman olan gençlerden oluşan, hayatını düzene sokmakta zorlanmış ve kendisine yeni bir sistem sunan İŞİD ve diğer Cihatçıların hayranı, Erdoğan tipinde otoriter bir güç arayışındaki gençlerden oluşan bu çeteler, zaman içinde TC’nin ana savunma gücü olarak tasarlanıyor…
Bu çeteler daha önce AKP propaganda çalışmalarında kefen giydirilip, ellerine palalar verilerek meydanlara sürülmüştü.
AKP cenaze timleri, Şam cephesi-Nusra -Fetih ordusu ve IŞİD’in başarısı ve antisemitizmin, Sünni İslam dışındaki yönelimlerin yok sayıldığı, Batı nefretinin tetiklendiği, demokratik değerlerin tehdit olarak gösterildiği resmi devlet politikalarının hüküm sürdüğü köklerin bulunduğu Türkiye’de taban buluyor.

UYAN ARTIK!

Kurtuluşun, ilkel Arap kabilelerinin yaşam biçimlerinden doğan AKP, İŞİD veya AL- Nusra gibi örgütlerin felsefesi ile değil, aksine onların senin üzerinde yarattığı kültü yırtıp atmandan geçer!
Uyan artık ilkel çağların çöl İŞİD’çisi Muhammed’in ve Türkiye’nin her tarafına cami kurarak Arapça bağırma, çağırmalarla hayatı çekilemez hale getiren AKP çetlerinin kafesinden kurtul artık!! 7.yüzyıla ait ilkellikler, çöl saçmalıkları ile bir yere varılamayacağını gör artık!
Muhammed; Erdoğan ve diğer tüm Arap diktatörleri gibi despot bir Arab lideridir. 7.yüzyılda putperest ilkel Arab kabilelerini kendi liderliği altında Millet haline getirerek kendi devletini kurmuştur. Putperestliği tek tanrılı dine dönüştürmüştür. Kur’an; Muhammed’in emirleri, devşirme bilgilere yaptığı felsefi yorumlardır. İlk İslam Devleti anayasasıdır. İŞİD’in şimdi yaptığı Muhammed’i aynen kopyalamakan başka bir şey değildir…
İŞİD, Muhammed döneminin en güzel kopyasıdır. İŞİD Müslüman değildir demek, İslam’ın doğuş ve gelişmesi konusunda zır cahil olmak demektir.
İslam’ın tüm ibadetleri, Kurban bayramı vs.. Putperestlik ibadetleridir. Muhammed İslam ile Putperestliği tek tanrılı din haline getirmiştir. Muhammed feodal İlkel Putperest Arab kabilelerini millet haline getirip ilk islam devletini kurup lideri olmuş ve devşirdiği bilgilerle yazdığı Kur’anı bu devletin anayasası yapmıştır…
İlkel bir Arab’ın ve onun takipçisi AKP’nin yalanlarına daha fazla inanma artık. Bilim ve teknoloji üretmek için uyuşmuş bir beyin değil, uyanık bir beyin lazım. Muhammed denilen ilkel Arab’ın bu putun en sevdiği kulu ve en sevdiği peygamberi olduğu iddia edilir. Namazda bu puta eğilip, yerlere kapanarak yardım, iyilik, merhamet, esirgeme, koruma, yüceltme, zenginlik ve bereket istenir. Modern zamanda akıl dışı bir ilkelliktir.

1400 SENEDEN BERİ DEVAM EDEN BARBARLIK MANZARALARI:

Hacı olma derdindeki milyonlarca ilkel Müslüman Kurban bayramı namazı kılıp şeytan taşlama ritüeli yaparken birbirini ezmeye devam ediyor…
Mekke’de ki son şeytan taşlama ve zalimce birbirini ezme eylemi, İslamın ne kadar geri kaldığını, Müslümanlarda genel bir beyinsel yıkılma ve cinnet halinin yaşandığını, hatta ve hatta 4 000 sene önce Mezopotamya ve Anadolu uygarlıklarını kuran halkların yaşam seviyesinin daha gerisine gidildiğinin ispatıdır…
İslamda ki bu feci geri kalmışlık durumu, bu dinin etkisine giren halkların beyinsel ve ruhsal gelişmelerinin tamamen geriye çekildiğini, uygarlık dışı bir oluşumla, evrensel bütün pozitif gelişmeyi yadsıdıklarını gösteriyor..

HAC’DA YAŞANAN BAZI KATLİAMLAR!

1987: Suudi yetkililer, gösterilere müdahale ederken 400 kişi öldü.
1990: Putçu Kutsal bölgelere çıkan tünellerde bin 426 hacı öldü.
1994: İzdihamda 270 kişi hayatını kaybetti.
1997: Çıkan yangında 343 hacı öldü, bin 500 kişi yaralandı.
2006: “Şeytan taşlama” esnasında yaşanan kazada 364 hacı öldü.
2015: Cami minaresi çöktü, 107 ölü
24-09-2015 : Şeytan taşlama adına birbirini taşlama ve ezme, ilk belirlemelere göre en az 780 ölü.

İslami yapının geldiği nokta, bu ideoloji ile beyinleri yıkanmış 100 milyonlarca cahil insanın bu gezegen için bir tehlike oluşturmaya başladığı gerçeğini vurgulamakta yarar var!
Beyinleri çöl dogmaları ile körleştirilmiş ilkel barbar kitleler şeytan taşlama adı altında birbirlerini acımasızca ezerek, şeytanlığın en kötü örneğini sergilediler…Hacılar, küçük, orta ve büyük şeytana yedişer taş atma sırasında katliama yol açtılar. Şeytan diye birbirlerini taşladılar…
Karanlık çağlara son vermek için:
1- Cami değil, Köy Enstitüleri kurulmalıdır. Arap’ça ezan alçak sesle ve semt başına en fazla 1 tek camiden okunmalıdır. her taraf zaten camilerle dolduğu için, yeni Camilerin kurulması yasaklanmalıdır.
2- Diyanet dağıtılmalıdır. Diyanet işleri başkanlığının ilke olarak ülke içindeki bütün inanışlara eşit mesafede olması, gerekirken, şimdi sadece Sünni İslam’ın temsilcisidir. Günümüzde ise, 9 milyar ytl ye yaklasan bütçesi, birçok bakanlığın önündedir. Başkanlık 100 binin üzerinde imam ataması yapmakta yine bir o kadar camiyi bünyesinde bulundurmaktadır. Din kurumu özelleşmeli diyaneti finanse etmek için devlet tarafından yapılan soygun bitmelidir..
3- Zorunlu din dersleri ve nüfus kağıtlarındaki ”İslam” hanesi kaldırılmalıdır. Devlet okullarında din dersi okutulmamalı,kuran kursu vs resmi kurum olmamalı. Nüfus cüzdanlarından din hanesi kaldırılmalıdır. İnsanların inançlarına göre bu veya başka yöntemlerle fişlenmesinin önüne geçilmelidir.

4- Hac denilen, Arap şehlerini milyarder etmek ve her türlü çöl bakterisini yaymaktan başka bir şeye yaramayan ve Suud Oligarklarına 100 milyarlar akıtan kurnaz ve ebedi Turizm tuzağına son verilmeli, halk, Mekke’ye düşmüş olan ve hem Allah hemde şeytan diye adlandırılan bu Meteor taşı konusunda bilimsel alanda aydınlatılmalıdır. Mekke’deki Kabe İslam’dan önce vardı ve çevresinde dönülmüş taşlama vs. olmuştur. Bu İslam Kabesi ilk ve tek değildir. Araplar eskiden çevresinde dönüp ellerini çırpıyorlardı…Eskiden putları ve daha öncesinde farklı inançları barındıran bir yer idi. Çünkü oraya o dönemin insanlarının hayal güçlerinin üstünde, tasavur edemeyecekleri bir olay, Gökten bir Meteor taşının düşmesi olayı vardı ve bu onu tanrısal-kutsal yapmıştı!

Sevgi ve Saygılarla
Entegrasyon Komitesi İsviçre- Vevey
———————————————————————-
Esin Duran,
Selda Suner,
N. Gök,
Irem haloglu
Ferdi koçkar
Yeliz seren
Vedat Konak
S. Aktaş
Pelin Moda,
Bedri Engin,
Hasan Sirtan
M. Eskici
Nazmi Dogan,
Sevda Suner
R. Adalı
Sezer Aşkın,
H. Datvan,
Salih Demir,
FERDİ KADER
Erhan Vural
Necmi Derinsu
Ahmet Kaymaz
Aslan IŞIK
Nizamettin Duran
A. Demir
hasan kayısoğlu
Melahat Baykara,
ismail çekmez.
Aydin Nizam
Uğur Demir
Ismail B. Cenk,
Tekin Balkic
Selma Altuntaş,
Murat Koç
Filiz Serin,
Nedim Serin,
Vedat Koçak,
Salih Birdal,
Erdal Cömert
Ismail Bulak
Ahmet Meriç
Mustafa Gur,
Hasan Zafer
Bahar Ünsal
Osman B.
Ayse bahar
Metin Maslak
H. Maslak
Dilek Solak
zeynep içkaya
Sevda maslak
Sercan Gezmiş
Aynur Balkaya
İpek Doğan
Nazım Doğan
Murat Doğan
esin erkan
Beyhan erdem
n. erdem
İsmail Deniz
Ayten BARAK
Ugur Birdal
Ahmet Tan
İsmet Yelkenci
Yıldırım Kongar
Selma Kongar
Birol Aytekin
Hatice Gül
Ibrahim Erkin
Kemal erdem
Rıza Akdemir
Mehmet Coskun
Hüseyin demir
fethi killi
Yeliz Ender
Mustafa Ender
Ugur Basak
Kemal Dektaş
Ayten Ilkdal
Nuri Aktanır
Metin Koc
Sevgi Ender
Burhan Kulakçı
Oğuz Duran
Burcu Kanter
Aysel kanter
Erol kanter
Layla SOLGUN
M. Oktay
Kemal Aktas
Yelda tekinoglu
Orkun Keskin
T. Vural
Oğuz şen
Nur Şen
Ismail çaykara
Burhan Orkal
D. Kahan
Seher Yıldız
Esra akkaya
Mehmet Uzan
Yeliz IŞIK
Murat Bakır
O. Dem
Salih Aktaş
Seyhan İlknur
Osman Çekiç
esma yıldız
Murat Çetindal
Ali OkyarMusa Tekin
Aslı Birdal
Nazmi Doğan
İnci Gür
L. Okar
Mustafa Karkaya
Omer Aytac
Mürsel Bozkır
Zeynep Şengül
Gülcan Iğsız
Murat Nidar
şemsi Kaya
Ayten Ekşi,
Eda leman
nermin ışıl
D. Polat
Kadir Erdem
Serdar OKTAY
Mehmet Özdemir
Mustafa Erkan
Nuri AKTAS
Emine AKTAS
O. Kadir Ergun
Metin Kurca
Sedat Isiklar
Filiz Bag
Kadir Baskale
Sevim Varlik
Hasan Mesut Akkaya
Necmi Guler
Erhan Isguz
Meral Okur
Bilge Okyaz.
Kemal Koç
L. Mirakoğlu
Oktay Kızılcık
Mehmet Yavuzgil
Erdal Polat
Hüsnü oktay
k. Sankay
Ahmet tekin.
Semra Kaya
Mustafa Çiçek
Kayhan Göçkaya
Erdal Solgun
Mehmet Solgun
Esra Solgun
N. Altik
Oguz Karakış
Leyla Mert
Işık mert
D. Öksüz
Erdem Yılmaz
Ayse Eltan
S. Guner
M. Deniz Ok
Mehmet İnce
Huseyin Cinar
Meltem Cinar
Berk Cinar
L. Demirkaya
Huseyin Çilek
Ayten Irmak
D. Okdere
Ali Uskan
İrem Haloğlu
Berdan Temiz.
H. Baskale
Murat Gülay
Esra Gülay
Mustafa Akyol
A. jale Kol
M. Kol
Tamer Oktay
Aslan Burukoglu
I. Demir
Nurettin Akdal
Uzan Kara
ismail Igdır
Ali Serin, Gül Akın, esra Serin, Mehmet Y. Yıldıran.
Nuri Şen
Hasan.Y. Balci
Mehmet Yucel
İsmet C. Koray
Salih Söğütlü. H. Ali Erkan
Nuri Akçay, Gül Akçay, Esra Akçay
Ali Dem. Sarahoğlu
Ayten Karaman, Mehmet Azal
L. Uzan, Harun Tabaklı
Ertekin Sancak, mehmet değerli.
Kemal Güler, Zeynep Güler
B. Urak.
ADNAN Yörükoğlu
Ismail Duygu, Erdem Duygu, Aydın Üzel. S. Ali Kandarlı
Hasan Incedemir.
N. kayıkçı.
Bayram Akçak
İsmail Dilpek.
Kemal Uzunyayla, Mehmet Gölek, Necip Kaplan
Zeynep Olgun, Mustafa Gülay, Nuri gülay, Arzu Gülay
Mehmet Gülçiçek. Seher Gülçiçek.Mustafa E. Sırat.
Oktay Baykuş. Ezra Seren. Nuray Karaçay.Ali karaçay. Murat Karabel. Nedim Arslan. Haydar Erkin. Şenay Temel, Adnan Temel. M. Adil Oktan

KURBAN BAYRAMI VE KIRMIZIYA BOYANAN İSTANBUL BOĞAZI!

KASAPLIK BAYRAMI VE HAVADA UÇAN KELLELER!

Hayvan kafasının kesilmesinin Kutsal ilan edilmesi,fışkıran kanlarla küçük çocuklara adeta banyo yaptırılması bayram mı?! Kurban ve bayram sözcüklerinin yanayana kullanılması bile şizofrenik bir durum.
Kasaplık kan bayramının 9 güne uzatılması, her kişiye bir imam sloganın atılması, geleceğin karanlıklarını şimdiden haber veriyor. Ufacık çocukların alınlarına birer kan damlası kondurularak bu vahşetin kutsanmasından rahatsız olmayanlar başı dönmüş cellatlardır. Kanı, öldürmeyi kutsayan bir bayram, bayram olamaz!

Hayvanı keserken ona gel bak deden koyunu kesecek şimdi büyünce sende kesicen denilerek çocukların kasap ruhlu yetişmelerinin temelleri atılıyor. O kadar mı bu etki hep sürecek yaşamlarında. Onlar büyünce kendilerini baş kesen birer malkoçoğlu, yeniçeri, Avrupayı fethedecek akıncılar olarak görecek ve masum insanların canlarına da acımasızca kıyacaklardır.

En çok insan kafasının kesildiği İslamcı ülkeler, ‘kurban bayramı’ denilen kanlı rituellerin topluma büyük birer bayram diye empoze edildiği ve topluca kutlandığı ülkelerdir. Hayvan kafasının kesilmesinin Kutsal diye ilan edildiği, fışkıran kanlarla adeta küçük çocuklara banyo yapıldığı barbar kültürlerde, bunu daha küçük yaşta görüp yaşayarak kanlar arasında büyüyen bu çocuklar cellat olmaktan öteye gidemiyor… Bu piskolojik bir alıştırma ve şartlanmadır. Hele elde satır, bıçak, özellikle çocukların psikolojisini bozan görüntüler uzmanların görüşüne göre de hiç de iç açıcı ve olumlu değil. Bu tür sahneleri küçük yaştan beri kutsallık diye algılayan küçük çocuklar birer ruh hastası olarak büyüyor ve sonradan işkence yapan, kafa kesen birer cani olup çıkıyorlar. Cahil kitle, bayram kutlama adına, bilinçlice tüm çocukları bu kasaplık ortamına zorla getiriyor ve onları yüzlerine kanlar fışkırtıyor. AKP yönetimince daha da uzatılan bu vahşet bayramı, zavallı çocukların beyinlerinin yıkanması için daha büyük bir fırsat oluyor. Hayvanı keserken ona gel bak deden koyunu kesecek şimdi büyünce sende kesicen denilerek çocukların kasap ruhlu yetişmelerinin temelleri atılıyor. O kadar mı bu etki hep sürecek yaşamlarında. Onlar büyünce kendilerini baş kesen birer malkoçoğlu, yeniçeri, Avrupayı fethedecek akıncılar olarak görecek ve masum insanların canlarına da acımasızca kıyacaklardır. Kurban bayramında hayvan kafaları havada uçarken, küçük çocukların bilerek topluca can çekişen hayvanın boğazına kadar yaklaştırılması, alınlarına bu kanın sürülmesi ve ellerine keskin bıçaklar verilmesi, İslam kasaplığının bariz bir örneğidir ! Bunu kutsal ve iyi eylem diye algılayan Müslüman çocuklar büyüdüklerinde rahatlıkla her canlının kafasını kesmeye muktedir olup, şimdiki gibi AKP’nin desteklediği Cihatçı örgütlerin potansiyelini oluşturmaktadırlar.
Bayram ve doğayı tekbir ruhuyla imha etmek!
Müslümanlar, dinlerinin insanları nasıl işkenceci tipi sapık, kaba, seksist, küfürbaz, parazit haline getirdiğini anlayıp bununla hesaplaşmak zorundadırlar.
Tekbir ve Allahuekber nidaları her geçen gün artan cami sayısı nedeniyle çekilemez hale geliyor. Piskolojik işkence derecesini alan imam haykırışları sistemsiz olarak birbirine karışıyor ve sanki Anadolu yeni işgal edilmiş de kafirlerlerin Müslümanlaştırılması yeni başlamış intibasını veriyor. Arapça ezan okuma adına diğer insanları anormal derecede rahatsız eden imam_hacı hoca takımında birazcık aile terbiyesi olsaydı, bu yaptıklarının inanç ve tanrı ile bir alakasının olmadığını, sadece petrol şehlerinin yayılmacı hedefleri için piskolojik savaşa katkıda bulunduklarını itiraf edip, ibadetlerini terbiyelice ve kimseyi rahatsız etmeden yaparlardı.
Kurban bayramına tekbirli savaş naraları ile giren milyonlarca beyni yıkanmış insan neden bu kadar çok hayvanın canına kıydığını bile bilmez! Müslümanların çoğu henüz cehalet dönemini yaşıyor: gözü dönen, ağzında salyalarla nârâlar atan göçebe çobanlar, Allah ekber diyerek her yeri kana buladılar.

Kurban Bayramı büyük kentlerde m.ö 3 000 yıllarına benzemiyor, görüntüler eski çağlardan daha geri gidiyor. Öyle sahneler TV ekranlarında yansıyor ki şaşmamak mümkün değil, sokaklarda akan kanlar, kaçan danalar, koçlar ve kendini yaralayan bir sürü acemi kasap binlerce yıl öncesinden de geriye gidiyor.

Milyonlarca hayvanı bir kaç gün içinde vahşice yokeden, tüm bir kültürü, türban, çarşaf, yüksek cami minaresi, namaz, ramazan, sünnet ve ‘kurban kesme’ ile betonlaştıran Türkiye’deki post modern Türk İslam sentezi, özünde bir kültürsüzleşme, bir sanatsızlaşma, bir felsefesizleşme/fikirsizleşme, vasatlaşma (ve odunlaşma!) demektir. ”Kurban bayramı”, toplumları şiddete yöneltmektedir. Öldürmeye, kesmeye, kan akıtmaya vicdanı rahatlıkla elveren insanlar, öldürmeyi kanıksamış insanlar, savaşların terörün, cinayetlerin de başlıca sorumluları oluyorlar. Kasaplar bayraminda hayvanları boğazlayanlar, ölümü öldürmeyi kanıksamış insanlar başka insanları da rahatlıkla öldürebiliyor. Ölüdürmenin, can almanın, kan akıtmanın, işkencenin, normal ve olağan sıradan bir şeymiş gibi gösterilmesine karşı çıkıyoruz.
Bir canlıyı öldürüp, parçalamaya alıştırılmış bir çocuğun, gelecekte kendi türünün de katili olabileceği şüphesizdir.
AKP İslamiyeti hoşgörüsüz, lanet, kötücül, dogmatik ve siyasi birşey olarak uygulamada Osmanlı kafasını örnek almaya devam ediyor. Anadolu insanlarının ruhunun/kültürünün/uygarlığının Kur’an kursuna indirgenmesi, kadınların çamaşırlarına, din-ahlak adına, onların sağlığını bozacak derecede müdahale edişlmesi, tek tip islamist insan tipinin hortlatılması, kültür fakümü yaratmaktan başka bir şey değildir. Boşluğun bu kadarı klinik bir vak’adır ve bu çevrenin kültürel boşluğunun neden uzaydan daha boş olduğuyla da kimse cidden ilgilenmemiştir…

Yeni sistemin başı Erdoğan’ın bütün işi Cami ve İslamın yayılmasıdır: dünyanın her yanına cami kurmayı ana amaç edinen Selefici Erdoğan İŞİD ve El Kaide gibi İslamın mutlak hakimiyetine soyunmuş durumdadır…!
Moskova’ya büyük cami kuran Seleficiler iyice palazlanarak vahşi ideolojilerini hakim kılmaya hız verdiler.. Bu türden İslami anıtlar, her tarafa kurulan gösterişi ile çevreye hükmeden yüksek cami minareleri eski zamanların put kültürünün biçim değiştirmiş hallerinden başka bir şey değildirler.
Bu durum, haktan, hukuktan, adaletten, insanlıktan nasip almadan dünyanın başına bela olmuş bir ilkelliktir…

AKP’nin temsil ettiği İslam fetih ve yağma ideoljisidir. Osmanlı’nın devr aldığı İslam-Arab istilaları hızla yayılarak ilkel milletleri hakimiyeti altına almış ve dünya uygarlığına büyük bir darbe vurmuştur. İslam; Cihad/istila/vahşet/dehşet/soygun/vurgun/talan/çapulculuk ve eşkiyalık ile tek din haline getirilmiştir…

AKP’nin Suriye topraklarını ele geçirmek için son olarak kurdurttuğu Al Nusra+Fetih Şam cephesi, eski Osmanlı Cihat felsefesinin tekrarıdır…
Savaşta ele geçen ülkeler fetih toprağı, öldürülen insanlar Allah’ın takdiri, ele geçirilen kızlar ve kadınlar (köle-cariye-seks işçisi-hizmetçi) erkek çocuklar köle (esir pazarında sermaye) İslam’ın şerefi; köle pazarında satılan insanlıktır. İslam; haktan, hukuktan, adaletten, insanlıktan nasip almadan dünyanın başına bela olmuş bir ilkelliktir…

AKP çetelerinin propogandalarının merkezinde olan isimler İslam’dan önceki Putperest isimleridir. şimdi Allah dediğimiz put Abdallah, Allah’ın kulu demektir ve İslam öncesi Ay tanrısı (el-ilah) ismidir. Muhammed Kabe’de 360 put içerisinde geriye sadece Allah putunu bırakmıştır, Çünkü biyolojik babasının adı Abdallah idi!
AKP’nin en büyük silahı olan Cihad nedir ? İslam Dinini tebliğdir. Sözle tebliğ edersin. Kabul edene itaat ettirir. Etmeyen ile ise savaşırsın. Savaşamayacak ve vergi verecek parası olmayan milletler İslam’ı kabul etmek zorunda kalırlar.

Şimdi gelelim Osmanlı Ocakları denilen çetelere: AKP’nin Özel Harekatı Osmanlı Ocakları İŞİD’leşiyor!

Cenaze timleri adı altında da hareket eden ve kriminal bir geçmişi olan, bunalım geçirerek sonradan Müslüman olan gençlerden oluşan, hayatını düzene sokmakta zorlanmış ve kendisine yeni bir sistem sunan İŞİD ve diğer Cihatçıların hayranı, Erdoğan tipinde otoriter bir güç arayışındaki gençlerden oluşan bu çeteler, zaman içinde TC’nin ana savunma gücü olarak tasarlanıyor…
Bu çeteler daha önce AKP propaganda çalışmalarında kefen giydirilip, ellerine palalar verilerek meydanlara sürülmüştü.
AKP cenaze timleri, Şam cephesi-Nusra -Fetih ordusu ve IŞİD’in başarısı ve antisemitizmin, Sünni İslam dışındaki yönelimlerin yok sayıldığı, Batı nefretinin tetiklendiği, demokratik değerlerin tehdit olarak gösterildiği resmi devlet politikalarının hüküm sürdüğü köklerin bulunduğu Türkiye’de taban buluyor.

UYAN ARTIK!

Kurtuluşun, ilkel Arap kabilelerinin yaşam biçimlerinden doğan AKP, İŞİD veya AL- Nusra gibi örgütlerin felsefesi ile değil, aksine onların senin üzerinde yarattığı kültü yırtıp atmandan geçer!
Uyan artık ilkel çağların çöl İŞİD’çisi Muhammed’in ve Türkiye’nin her tarafına cami kurarak Arapça bağırma, çağırmalarla hayatı çekilemez hale getiren AKP çetlerinin kafesinden kurtul artık!! 7.yüzyıla ait ilkellikler, çöl saçmalıkları ile bir yere varılamayacağını gör artık!
Muhammed; Erdoğan ve diğer tüm Arap diktatörleri gibi despot bir Arab lideridir. 7.yüzyılda putperest ilkel Arab kabilelerini kendi liderliği altında Millet haline getirerek kendi devletini kurmuştur. Putperestliği tek tanrılı dine dönüştürmüştür. Kur’an; Muhammed’in emirleri, devşirme bilgilere yaptığı felsefi yorumlardır. İlk İslam Devleti anayasasıdır. İŞİD’in şimdi yaptığı Muhammed’i aynen kopyalamakan başka bir şey değildir…
İŞİD, Muhammed döneminin en güzel kopyasıdır. İŞİD Müslüman değildir demek, İslam’ın doğuş ve gelişmesi konusunda zır cahil olmak demektir.
İslam’ın tüm ibadetleri, Kurban bayramı vs.. Putperestlik ibadetleridir. Muhammed İslam ile Putperestliği tek tanrılı din haline getirmiştir. Muhammed feodal İlkel Putperest Arab kabilelerini millet haline getirip ilk islam devletini kurup lideri olmuş ve devşirdiği bilgilerle yazdığı Kur’anı bu devletin anayasası yapmıştır…
İlkel bir Arab’ın ve onun takipçisi AKP’nin yalanlarına daha fazla inanma artık. Bilim ve teknoloji üretmek için uyuşmuş bir beyin değil, uyanık bir beyin lazım. Muhammed denilen ilkel Arab’ın bu putun en sevdiği kulu ve en sevdiği peygamberi olduğu iddia edilir. Namazda bu puta eğilip, yerlere kapanarak yardım, iyilik, merhamet, esirgeme, koruma, yüceltme, zenginlik ve bereket istenir. Modern zamanda akıl dışı bir ilkelliktir.

1400 SENEDEN BERİ DEVAM EDEN BARBARLIK MANZARALARI:

Hacı olma derdindeki milyonlarca ilkel Müslüman Kurban bayramı namazı kılıp şeytan taşlama ritüeli yaparken birbirini ezmeye devam ediyor…

HAC’DA YAŞANAN BAZI KATLİAMLAR!

1987: Suudi yetkililer, gösterilere müdahale ederken 400 kişi öldü.
1990: Putçu Kutsal bölgelere çıkan tünellerde bin 426 hacı öldü.
1994: İzdihamda 270 kişi hayatını kaybetti.
1997: Çıkan yangında 343 hacı öldü, bin 500 kişi yaralandı.
2006: “Şeytan taşlama” esnasında yaşanan kazada 364 hacı öldü.

2015: Cami minaresi çöktü, 107 ölü
24-09-2015 : Şeytan taşlama adına birbirini taşlama ve ezme, ilk belirlemelere göre en az 780 ölü.

Beyinleri çöl dogmaları ile körleştirilmiş ilkel barbarlar şeytanı taşlayalım derken kendilerini taşladılar.Hacılar, küçük, orta ve büyük şeytana yedişer taş atma sırasında katliama yol açtılar. Şeytan diye birbirlerini taşladılar…

Sevgi ve Saygılarla
Entegrasyon Komitesi İsviçre- Vevey
———————————————————————-
Esin Duran,
Selda Suner,
N. Gök,
Irem haloglu
Ferdi koçkar
Yeliz seren
Vedat Konak
S. Aktaş
Pelin Moda,
Bedri Engin,
Hasan Sirtan
M. Eskici
Nazmi Dogan,
Sevda Suner
R. Adalı
Sezer Aşkın,
H. Datvan,
Salih Demir,
FERDİ KADER
Erhan Vural
Necmi Derinsu
Ahmet Kaymaz
Aslan IŞIK
Nizamettin Duran
A. Demir
hasan kayısoğlu
Melahat Baykara,
ismail çekmez.
Aydin Nizam
Uğur Demir
Ismail B. Cenk,
Tekin Balkic
Selma Altuntaş,
Murat Koç
Filiz Serin,
Nedim Serin,
Vedat Koçak,
Salih Birdal,
Erdal Cömert
Ismail Bulak
Ahmet Meriç
Mustafa Gur,
Hasan Zafer
Bahar Ünsal
Osman B.
Ayse bahar
Metin Maslak
H. Maslak
Dilek Solak
zeynep içkaya
Sevda maslak
Sercan Gezmiş
Aynur Balkaya
İpek Doğan
Nazım Doğan
Murat Doğan
esin erkan
Beyhan erdem
n. erdem
İsmail Deniz
Ayten BARAK
Ugur Birdal
Ahmet Tan
İsmet Yelkenci
Yıldırım Kongar
Selma Kongar
Birol Aytekin
Hatice Gül
Ibrahim Erkin
Kemal erdem
Rıza Akdemir
Mehmet Coskun
Hüseyin demir
fethi killi
Yeliz Ender
Mustafa Ender
Ugur Basak
Kemal Dektaş
Ayten Ilkdal
Nuri Aktanır
Metin Koc
Sevgi Ender
Burhan Kulakçı
Oğuz Duran
Burcu Kanter
Aysel kanter
Erol kanter
Layla SOLGUN
M. Oktay
Kemal Aktas
Yelda tekinoglu
Orkun Keskin
T. Vural
Oğuz şen
Nur Şen
Ismail çaykara
Burhan Orkal
D. Kahan
Seher Yıldız
Esra akkaya
Mehmet Uzan
Yeliz IŞIK
Murat Bakır
O. Dem
Salih Aktaş
Seyhan İlknur
Osman Çekiç
esma yıldız
Murat Çetindal
Ali OkyarMusa Tekin
Aslı Birdal
Nazmi Doğan
İnci Gür
L. Okar
Mustafa Karkaya
Omer Aytac
Mürsel Bozkır
Zeynep Şengül
Gülcan Iğsız
Murat Nidar
şemsi Kaya
Ayten Ekşi,
Eda leman
nermin ışıl
D. Polat
Kadir Erdem
Serdar OKTAY
Mehmet Özdemir
Mustafa Erkan
Nuri AKTAS
Emine AKTAS
O. Kadir Ergun
Metin Kurca
Sedat Isiklar
Filiz Bag
Kadir Baskale
Sevim Varlik
Hasan Mesut Akkaya
Necmi Guler
Erhan Isguz
Meral Okur
Bilge Okyaz.
Kemal Koç
L. Mirakoğlu
Oktay Kızılcık
Mehmet Yavuzgil
Erdal Polat
Hüsnü oktay
k. Sankay
Ahmet tekin.
Semra Kaya
Mustafa Çiçek
Kayhan Göçkaya
Erdal Solgun
Mehmet Solgun
Esra Solgun
N. Altik
Oguz Karakış
Leyla Mert
Işık mert
D. Öksüz
Erdem Yılmaz
Ayse Eltan
S. Guner
M. Deniz Ok
Mehmet İnce
Huseyin Cinar
Meltem Cinar
Berk Cinar
L. Demirkaya
Huseyin Çilek
Ayten Irmak
D. Okdere
Ali Uskan
İrem Haloğlu
Berdan Temiz.
H. Baskale
Murat Gülay
Esra Gülay
Mustafa Akyol
A. jale Kol
M. Kol
Tamer Oktay
Aslan Burukoglu
I. Demir
Nurettin Akdal
Uzan Kara
ismail Igdır
Ali Serin, Gül Akın, esra Serin
Nuri Şen
Hasan.Y. Balci
Mehmet Yucel
İsmet C. Koray
Salih Söğütlü. H. Ali Erkan
Nuri Akçay, Gül Akçay, Esra Akçay
Ali Dem. Sarahoğlu
Ayten Karaman, Mehmet Azal
L. Uzan, Harun Tabaklı
Ertekin Sancak, mehmet değerli.
Kemal Güler, Zeynep Güler
B. Urak.
ADNAN Yörükoğlu
Ismail Duygu, Erdem Duygu
Hasan Incedemir.
N. kayıkçı.
Bayram Akçak
İsmail Dilpek.
Kemal Uzunyayla, Mehmet Gölek, Necip Kaplan
Zeynep Olgun, Mustafa Gülay, Nuri gülay, Arzu Gülay
Mehmet Gülçiçek. Seher Gülçiçek.Mustafa E. Sırat.
Oktay Baykuş. Ezra Seren. Nuray Karaçay.Ali karaçay. Murat Karabel. Nedim Arslan. Haydar Erkin.

AKP, Allah-u Ekber sloganları arasında erken seçim değil, erken savaşa girmeye hazırlanıyor!

AKP’NİN CENAZE TİMLERİ VE ERDOĞAN TEKBİRİ!

Erken seçim mi, Erken savaş mı!

Erken seçim kararı alan AKP, cenaze propogandası dışında tutunacak doğru dürüst bir dal bulamıyor! Cenaze ticaretini, cahil kitlelerin şöven duygularını kendi amaçları için kanalizede kullanmaya çalışan AKP, bu kez de Cenaze timleri kurdu!
Şırnak, Yüksekova, Varto, Şemdinli, Silvan vb..yerleri yerle bir eden özel harekat timleri operasyon sonrası, İŞİD gibi “Tekbir Allah-u ekber” ve “Ya Allah bismillah Allah-u ekber” nidasıyla kutlama yapmaya başladılar..

Cenaze timleri, her yerde Erdoğan adına tekbir getiriyor, muhalafete karşı mücadeleyi basırmaya çalışıyorlar! AKP, Allah-u Ekber sloganları arasında erken seçime değil, erken savaşa girmeye hazırlanıyor!
Cenaze timleri, kriminal bir geçmişi olan, Müslüman veya sonradan Müslüman olan gençlerden oluşan, hayatını düzene sokmakta zorlanmış ve kendisine bir sistem sunan, İŞİD ve diğer Cihatçıların hayranı, Erdoğan tipinde otoriter bir güç arayışındaki gençler oluyor…

Müslüman ailelerden gelen muhafazakar yetişmiş, büyüğüne, geleneklere,dini ve ahlaki değerleri sorgulaması yasak, eleştiriye açık olmayan ailelerde yetişen bu gençler, daha önce AKP propaganda çalışmalarında kefen giydirilip, ellerine palalar verilerek meydanlara sürülmüştü.
AKP cenaze timleri, Şam cephesi-Nusra -Fetih ordusu ve IŞİD’in başarısı ve antisemitizmin, Sünni İslam dışındaki yönelimlerin yok sayıldığı, Batı nefretinin tetiklendiği, demokratik değerlerin tehdit olarak gösterildiği resmi devlet politikalarının hüküm sürdüğü köklerin bulunduğu Türkiye’de taban buluyor.

AKP’nin Özel Harekatı da İŞİD’leşiyor!

AKP’li kefenci palacı Osmanlı Gençlik timleri,Sunniliğin-Vahabiliğin propagandasının ayukka çıktığı işte böyle bir ortamın ürünü…
AKP cenaze timleri, Nusra-Fetih ordusu ve IŞİD’in başarısı ve antisemitizmin, Sünni İslam dışındaki yönelimlerin yok sayıldığı yerde türüyor..Namazdan önce ve namazdan sonra sürekli vatan millet sloganları atacak. Sık sık tekbir getirecek olan tim, hükümete yönelik tepkilerin oluşması halinde ise, asker yakınları olarak vatandaşları susturacaklar. Her grubun bir ekip başı olacak. Sloganlar da bu ekip başının yönlendirmesi ile atılacak.

AK sarayında Osmanlı gençlik timlerini kabul eden Erdoğan, “Biz tarih boyunca neleri konuştuk, neleri paylaştık. ‘Git oğul ya gazi ol ya da şehit ol’ diyerek evlatlarımızı askere gönderdik, diyerek bu gençleri galeyana getirmeye çalıştı! Bu yeni bir savaş, yeni bir taktik, yeni bir ideolojik savaş olcaktır.. Osmanlı barbarlığını hortlatan AKP, IŞİD gibi barbar ve gaddar bir terör örgütünü 3 yıl boyunca besledi ve şimdi ona benzer örgütleri Fetih – Şam cephesi adı altında birleştirerek kendi erken savaşına hazırlanıyor.

AKP, Erken seçimi, erken savaş gibi ele almaya başladı. Erken savaş, erken seçimin başarı anahtarı olarak görülüyor…

Kefenli palalı Osmanlı gençlerini kışkırtan Erdoğan, devamla, ”…Ortadoğu’da Türkiye’nin varlığını hissettirmek için artık orada olunmasının gerektiğini ve Tampon bölgenin bir an önce kurulacağını… ” idda etti.
Erdoğan. ”Artık Türkiye’nin her yolu açıktır. Suriye hakında zaten tezkere var. Askerin görevi savaşmaktır,…Tezkereyi bu doğrultuda aldık..“ Türkiye bu yoldan asla geri adım atmayacaktır.”diyerek, Osmanlıcı akcıncılık mentalitesinden kurtulamadığını ispatladı..

AKP, Suriye’ye eski Osmanlı barbarlığı dışında başka bir götüremez!
Erdoğan’ın Saray politikası, Osmanlı’nın yeniden ihyası iddiasında yeni bir şey sunmuyor.. Bu, eski barbarlığın yeniden üretilmesidir.

Osmanlı’nın orijinalini Balkan, Anadolu ve Mezopotamya halkları neredeyse 600 yıl yaşadılar; Uygarlığı yıkan Osmanlı’dan kimse mutlu değildi. Eski Osmanlı bir tür halklar hapishanesiyken; şimdi her türlü hak gaspını merkezine almış; akıllara ziyan antidemokratik yasalarla var etmeye çalıştıkları ceberut devlet geleneğinin yeniden ihyasında yeni bir şey yok!
Bin bir türlü vergileriyle, halkları hiçe sayıcı devlet yapısıyla; bitmek tükenmek bilmeyen savaşlarıyla Osmanlı, yoksul halk için bir korku, endişe kaynağıydı. Ya gelir savaş için çocuğunu ya da yıllık ürününü isterdi. Mezopotamya ve Anadolu haklarının Osmanlı’dan kurtulmak 600 yılını aldı. Şimdi onu bir daha niye istesin ki?

Bu gaspçı Osmanlı geleneği AKP’nin Suriye siyasetinde çok açık ortaya çıkmıştır; barbar İŞİD-NUSRA çetelerine dünyanın gözü önünde tırlar dolusu silah göndermekte hiçbir siyasi ve ahlaki sakınca görmeyen AKP ve Tayyip Erdoğan siyaseti bırakın yeni olmayı, geçmişin kirinde pasında debelenmektedir. Suriye halkı işte bu yüzden Erdoğan’dan nefret ediyor…

Sevgi ve Saygılarla

Entegrasyon Komitesi İsviçre- Vevey

———————————————————————-

Esin Duran,

Selda Suner,

N. Gök,

Irem haloglu

Ferdi koçkar

Yeliz seren

Vedat Konak

S. Aktaş

Pelin Moda,

Bedri Engin,

Hasan Sirtan

M. Eskici

Nazmi Dogan,

Sevda Suner

R. Adalı

Sezer Aşkın,

H. Datvan,

Salih Demir,

FERDİ KADER

Erhan Vural

Necmi Derinsu

Ahmet Kaymaz

Aslan IŞIK

Nizamettin Duran

A. Demir

hasan kayısoğlu

Melahat Baykara,

ismail çekmez.

Aydin Nizam

Uğur Demir

Ismail B. Cenk,

Tekin Balkic

Selma Altuntaş,

Murat Koç

Filiz Serin,

Nedim Serin,

Vedat Koçak,

Salih Birdal,

Erdal Cömert

Ismail Bulak

Ahmet Meriç

Mustafa Gur,

Hasan Zafer

Bahar Ünsal

Osman B.

Ayse bahar

Metin Maslak

H. Maslak

Dilek Solak

zeynep içkaya

Sevda maslak

Sercan Gezmiş

Aynur Balkaya

İpek Doğan

Nazım Doğan

Murat Doğan

esin erkan

Beyhan erdem

n. erdem

İsmail Deniz

Ayten BARAK

Ugur Birdal

Ahmet Tan

İsmet Yelkenci

Yıldırım Kongar

Selma Kongar

Birol Aytekin

Hatice Gül

Ibrahim Erkin

Kemal erdem

Rıza Akdemir

Mehmet Coskun

Hüseyin demir

fethi killi

Yeliz Ender

Mustafa Ender

Ugur Basak

Kemal Dektaş

Ayten Ilkdal

Nuri Aktanır

Metin Koc

Sevgi Ender

Burhan Kulakçı

Oğuz Duran

Burcu Kanter

Aysel kanter

Erol kanter

Layla SOLGUN

M. Oktay

Kemal Aktas

Yelda tekinoglu

Orkun Keskin

T. Vural

Oğuz şen

Nur Şen

Ismail çaykara

Burhan Orkal

D. Kahan

Seher Yıldız

Esra akkaya

Mehmet Uzan

Yeliz IŞIK

Murat Bakır

O. Dem

Salih Aktaş

Seyhan İlknur

Osman Çekiç

esma yıldız

Murat Çetindal

Ali OkyarMusa Tekin

Aslı Birdal

Nazmi Doğan

İnci Gür

L. Okar

Mustafa Karkaya

Omer Aytac

Mürsel Bozkır

Zeynep Şengül

Gülcan Iğsız

Murat Nidar

şemsi Kaya

Ayten Ekşi,

Eda leman

nermin ışıl

D. Polat

Kadir Erdem

Serdar OKTAY

Mehmet Özdemir

Mustafa Erkan

Nuri AKTAS

Emine AKTAS

O. Kadir Ergun

Metin Kurca

Sedat Isiklar

Filiz Bag

Kadir Baskale

Sevim Varlik

Hasan Mesut Akkaya

Necmi Guler

Erhan Isguz

Meral Okur

Bilge Okyaz.

Kemal Koç

L. Mirakoğlu

Oktay Kızılcık

Mehmet Yavuzgil

Erdal Polat

Hüsnü oktay

k. Sankay

Ahmet tekin.

Semra Kaya

Mustafa Çiçek

Kayhan Göçkaya

Erdal Solgun

Mehmet Solgun

Esra Solgun

N. Altik

Oguz Karakış

Leyla Mert

Işık mert

D. Öksüz

Erdem Yılmaz

Ayse Eltan

S. Guner

M. Deniz Ok

Mehmet İnce

Huseyin Cinar

Meltem Cinar

Berk Cinar

L. Demirkaya

Huseyin Çilek

Ayten Irmak

D. Okdere

Ali Uskan

İrem Haloğlu

Berdan Temiz.

H. Baskale

Murat Gülay

Esra Gülay

Mustafa Akyol

A. jale Kol

M. Kol

Tamer Oktay

Aslan Burukoglu

I. Demir

Nurettin Akdal

Uzan Kara

ismail Igdır

Ali Serin, Gül Akın, esra Serin

Nuri Şen

Hasan.Y. Balci

Mehmet Yucel

İsmet C. Koray

Salih Söğütlü. H. Ali Erkan

Nuri Akçay, Gül Akçay, Esra Akçay

Ali Dem. Sarahoğlu

Ayten Karaman, Mehmet Azal

L. Uzan, Harun Tabaklı

Ertekin Sancak, mehmet değerli.

Kemal Güler, Zeynep Güler

B. Urak.
ADNAN Yörükoğlu
Ismail Duygu, Erdem Duygu

Hasan Incedemir.

N. kayıkçı.

Bayram Akçak

İsmail Dilpek.

Kemal Uzunyayla, Mehmet Gölek, Necip Kaplan

Zeynep Olgun, Mustafa Gülay, Nuri gülay, Arzu Gülay

Mehmet Gülçiçek. Seher Gülçiçek.Mustafa E. Sırat.

Oktay Baykuş. Ezra Seren. Nuray Karaçay.Ali karaçay. Murat Karabel. Nedim Arslan. Haydar Erkin.

Türkiye, Katar ve Suudi Arabistan sorunu! Bu ülke yönetimleri Arap ve İslam âleminde ne kadar radikal, ılımlı, yumuşak, sert ve karışık İslamcı parti, örgüt, cemaat, tarikat ve grup varsa hepsi ile dolaylı-dolaysız ilişki kurup silah ve para yardımı yapmaya, onlarca Selefi Cihatçı örgütü beslemeye devam ediyorlar… Dünyadaki İslami Cihat hareketlerin ideolojik beslenme kaynağı sadece Suudi Arabistan değil, artık buna şimdi Türkiye' de eklendi. Hepsinin beslendiği kaynak Müslüman Kardeşler hareketidir. Yani sorun bir IŞİD, Kaide, Nusra ve benzeri radikal İslamcı örgütler sorunu değil. Bugün Arap ve Müslüman ülkelerinde bu örgütler paralelinde düşünen milyonlarca insan var.